| |
|
|
Kimdi o ukala?
Alkış tartışması.
Bugün konumuz müzik. Hatırlarsınız: Zuckerman Beşlisi'nin İstanbul Aya İrini Müzesi'ndeki konserinden söz etmiştim. Beşli, Mozart'ın birkaç bölümden oluşan parçalarını yorumlamış; seyircilerin yarısı da bölüm aralarında sanatçıları alkışlamıştı. Diğer seyirciler ise onları ayıplamış ve küçümsemişti. Çünkü klasik müzikte parça bitmeden, bölüm aralarında alkışlanmıyordu. Ben de sormuştum: Neden olmasın? Caz, rock ya da pop konserinde alkışlıyoruz da, neden klasik müzikte illa da parçanın tamamlanmasını bekliyoruz? Bunun üzerine klasik müzik dergisi Andante'nin yayın yönetmeni Serhan Bali, 15'inci sayıda çıkan bir yazıyı gönderdi. Okuyunca nasıl sevindim, anlatamam. Çünkü... ABD'de yayınlanan The New Yorker dergisinin müzik eleştirmeni Alex Ross, 'alkış için parçanın tümden bitmesini beklemenin' sadece 100 yıllık bir 'gelenek' (!) olduğunu belgeleriyle gösteriyordu. Bakın Andante'deki yazısında Ross neler diyor: "20'nci yüzyılın başlarına dek bölümler arasında, hatta bölümler boyunca alkış, bilgili ve takdir eden dinleyicinin işaretiydi; bilgisiz olanın değil." Kanıt mı istiyorsunuz? İşte sürüyle örnekten sadece bir tanesi... Aşağıdaki satırlar Mozart'a ait; 1778'de babasına yazdığı mektuptan: "Sıra birinci Allegro'nun tam ortasında, memnuniyet yaratacağını bildiğim pasaja geldi ve dinleyicilerin tamamı müthiş bir coşkuya kapıldı. Koca bir alkış koptu. Pasajı yazarken nasıl iyi bir etki yaratacağını bildiğimden, bölümün sonuna yeniden koymuştum. Ve tam da beklediğim oldu: 'Da capo' ('Bir daha') çığlıkları..." Hadi buyurun bakalım. Büyük besteci Mozart; bölüm arasında, hatta müzik sürerken alkışlandığı için zevkten dört köşe oluyor. Ama bugün aynı Mozart'ın bestesi yorumlanırken alkışlayanlar ayıplanıyor. Ukala dinleyicilere Alex Ross'un yazısını hararetle tavsiye ederim. Klasik müzik konserine blucini soktuk, sıra geldi alkışa!
|