|
|
Ne teyzesi? Abla, abla
Geçenlerde Mehmet Barlas yazıyordu. "Tanıdığım kolej mezunu, bakımlı özenli bir hanım, sabah makyajsız, bakımsız, günlük giysileriyle manava gitmiş. Manav hanıma 'Ne almak istiyorsun anneciğim?' diye sormuş. Bu 'Anneciğim' sözü çok koymuş hanıma. Ertesi gün berbere gidip saçını yaptırmış. Evde makyaj yapmış. Chanel tayyörünü, Gucci topuklularını giymiş. Manava gitmiş. 'Dün bana anneciğim demiştin. Bende senin annen olacak durum var mı?' diye azarlamış manavı." Barlas'a göre sağlıklı ölmek konusunda tutku normal ama yaşlanmayı kabul etmeyenleri anlamak mümkün değil. Kesinlikle ka-tıl-mı-yo-rum. Geçenlerde bir alışveriş merkezinde kasada sıra beklerken, 5 yaşlarında bir çocukla uzaktan uzağa kesişmeye başladık. O güldükçe ben yüzümü garip hallere soktum. O kahkahalar atmaya başlayınca annesi durumu fark etti. Üzerimde bir eşofman, bir tişört, ayağımda lastik ayakkabı. Saçım atkuyruğu. Yüzüm her zamanki gibi yani makyajsız. Anne yaptığım komik yüzleri fark edince "Çocuğunuz var mı?" diye sordu. "Yok" dedim. "Eh tabii" diye "Çok gençsiniz" diye mırıldandı. Rahatlasın diye, 32 yaşında olduğumu söyledim. Peki o ne yaptı? Olduğu yerden "Güle güle" diye bağıran çocuğunu "Tamam artık teyzeyi rahat bırak" diye azarladı. İyi mi? Ne teyzesi yahu? Abla, abla. Diyemedim tabii. O yüzden sevgili Barlas, her ne kadar Demirel'in mutluluk ve sağlık konusunda verdiği öğütleri eleştirmenize katılsam da, biz kadınlar alıngan yaratıklarız. Teyze, anne gibi hissetmiyorsak bunun yüzümüze karşı söylenmesi hiç ama hiç hoşumuza gitmez. Yaş hesabı doğru bile olsa.
|