|
|
Randevusuna sadık bir bakan
Geçen pazar sabahı saat 09.45'te İstanbul Ticaret Odası'nın Kandilli Tesisleri'ne gidebilmek için dört bir tarafı yeşilliklerle çevrili yokuşu tırmanırken "Erken geldim yine" diye düşündüm. "Kahvaltı saat 10.00'da. Nasılsa bakan da geç kalır. Öğle toplantısına zor yetişirim" diye kendi kendime söylenirken gazeteci Ömer Lütfi Mete'yi gördüm. Hey, ilk gelen ben değilmişim. Kahvaltı Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ile. Hani size hatırlatayım diye "Kadından sorumlu" diyeceğim, kızacak. "Başka alanları da var bakanlığımın sadece kadın değil ki. Örneğin özürlüler de var" diyecek. Bakan Güldal Akşit'ten boşalan koltuğa oturan yeni bakan, eski avukat diye anlatayım o zaman. Ömer Lütfi Mete ve bakanlık yetkilisi iki başörtülü kadın Yamani'nin kızının düğününü tartışıyorlardı.
* İçki değmemiş bardak ne demek? * İçki içmemiş bardak arıyorsan bu şaşaa niye? * İçki değmemiş yerine yeni bardak satın alındı dense olmaz mıymış? O sırada gazeteci Meral Tamer geldi. Ve ardından, abartmıyorum saat tam 10.00'da Devlet Bakanı Nimet Çubukçu karşımızdaydı. Sizi bilmem ama ben randevusuna sadık bakan az gördüm. Ya programları sarkar, ya birileri tutar, mutlaka ama mutlaka yarım saat gecikirler. Siz de mecburen beklersiniz. Randevuya sadık olmak çağdaşlığın bir numaralı kuralıdır aslında ama biz Türkler nedense pek beceremeyiz. Beceremez miyiz yoksa işimize mi öyle gelir bilemiyorum ama bu dakiklik hikayesinden nasibimizi pek almamışız. Tamam, İran ya da Suriye gibi değiliz kabul ediyorum. Ama çabalasak oluruz. Hiç unutmuyorum; Fehmi Koru, Mehmet Ali Birand ve ben Suriye Devlet Başkanı Esad ve eşiyle röportaj için gittiğimiz Şam'da bütün gün beklemiştik. Tuvalete gitmeye bile çekiniyorduk. Ya o sırada bizi kabul ederlerse diye... Düşünsenize. Şaka gibi. Uzun lafın kısası yeni bakanımız Nimet Çubukçu randevularına sadık. "Benim için zaman çok önemlidir" diyor. "Her şeyin zamanı iyi kullanmakla halledileceğini düşünüyorum. Çok anormal bir şey olmadığı takdirde hiçbir zaman randevularıma geç kalmam."
*** Her ne kadar Çubukçu "Kadından sorumlu bakan" unvanını pek sevmese de kendisine yöneltilen soruların çoğu pozitif ayrımcılık üzerineydi. Küçük bir hatırlatma, yeni bakan Anayasa değişiklikleri sırasında kadından yana pozitif ayrımcılığa karşı çıktığı için kadın örgütlerinin protestolarıyla karşılaşmıştı. "Kadın kotasına karşı çıkan kadın bakan" olarak eleştirildi. "Neden öyle düşünüyorum?" diye başlıyor söze. "Çünkü mevcut partiler yasası örgütlenme özgürlüğünü kısıtlıyor. Niye o parti ya da öbür parti karar aşamasında etkili olması gerekenin seçmen olduğunu düşünüyorum. Kadın kotası da kanunen zorunlu olmamalı. Seçmen partisinin kadınlara bakış açısına, politikasına göre oyunu vermeli." Bence öyle değil ama olsun. En azından özgürlükçü, her türlü tek tipleşmeye karşı çıkan bir kadın bakanımız var. Eh, bu da bir şey.
|