Hedefe ulaşmak için düşleyin...
Bu cümleler son zamanlarda okuduğum ve çok etkilendiğim, hatta arada sırada açıp içindeki bölümleri tekrar tekrar okuduğum; yaşama, insan ruhuna, başarılarına, düşlerine, bütünlüğüne, bölünmelerine dair yazılmış "Tanrılar Okulu" kitabından...
Yazarı Stefano E. D'Anna, 'Avrupa Ekonomi Okulu'nun kuruluşundan beri başında olan, ekonomi ve sosyoloji üzerine birçok yazı kaleme almış bir bilim adamı, girişimci, eğitmen, iş adamı, sosyolog ve ekonomist. Okuduğum kadarıyla da Avrupa Ekonomi Okulu da sıradan bir üniversite değil. Dünyanın akademik bakışını değiştirmiş, entelektüel kapasitelerini, ahlaki değerlerini, uygulamadaki yeteneklerini geliştirdikleri bir ortam oluşturmuş ve bu özelliklere sahip halen uluslararası düzeydeki tek okul. Bu kitap ise okulun felsefesinin ve fikirlerinin bir aktarımı, bireysel ve psikolojik bir devrimin duyruluşu olarak nitelendiriliyor. 'Tanrılar Okulu' kitabını bulup, önsözünü ve ilk bölümlerini okumaya başladığımda bu kitabın en değerli kitaplarımdan biri olacağını anlamıştım.
BAŞARININ ANAHTARI KENDİMİZDE İşim dolayısıyla çok karşılaştığım sorulardır, 'Başarınızın sırrı nedir?', 'İyi bir tasarımcı olmak için neler gereklidir?', 'Nasıl markalaşılır?'... Her şeyden önce başarının ve bir konuda iyi olmanın belirgin bir noktası, açıklaması ya da formülleri olduğunu hiç sanmıyorum. Her zaman insanın kendi içindeki bütünlüğünün, inancının, sabrının ve başarısının, diğer istediği başarılara kapı açan anahtarlar olduğuna inanmışımdır. Aldığımız eğitim, yaşadığımız yer, şanslı veya şansız oluşumuz, bunların hepsi gerçekten ikinci, hatta üçüncü planda kalıyor. Bir yere ulaşmada, bunu nasıl yapacağınızdan çok; ne kadar istediğinize, ne kadar hazır olduğunuza ve aklınızı bu konuya ne kadar yatırdığınıza çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.
ŞANS, ŞANS ESERİ GELMEZ Pasteur'ün bir sözü vardır; "Şans hazır olandan yanadır"... Şans, insana şans eseri gelmez, gelse bile hazır değilseniz, onu tutamazsınız. "Dünyadaki en büyük ekonomik gerçek 'mutluluktur'. Ekonominin tanımı, 'Mutluluk'tan başka hiçbir şey değildir. Her zaman iyi bir ekonomist olun. Düşleyin, düşleyin, düşleyin... Düş varolan en gerçek şeydir..." Kitapta "Gerçek; düş artı zamandır. İnanmak için görmeyi beklemeyin. İnanın ki, görebilin. Bu dünyayı siz yarattınız. Bu sizin dünyanız. Telefondaki arkadaşınız sizsiniz. Çalışanlarınız, üstleriniz, aileniz, hepsi sizsiniz. Yay da ok da sizsiniz, hedef tahtası da; hepsi sizsiniz." diyor. Yaşamımızı ve kendimizi bu fikirlerle kabullendiğimizde, her zaman daha iyisi için kendimize dönüp cevapları aradığımızda, hayatımızı yeniden şekillendirdiğimizde gelecek ve başarı vardır. Hayatta ne iş yaparsanız yapın, nerede olmak isterseniz isteyin, nereyi hedeflerseniz hedefleyin, bunun için ne kadar artı veya eksiyle doğmuş olursanız olun, yolda ilerlerken karşınıza neler çıkmış olursa olsun, hep isteyin ve onun için çalışın. Başarısının, moda tarihindeki ayrıcalıklı yerinin kimse tarafından reddedilemeyeceği, hayatını okuduğumda ismine ve başarısına olan saygımın ve beğenimin daha da arttığı bir isimdir 'Coco Chanel'... 17 yaşında barlarda şarkı söyleyerek başlayan hikayesi; iyi bir zeka, tutku, inanç, mantık, sabır, girişimci ruh ve cesaretle 'Chanel' oldu. Hiçbiri tesadüf veya sadece şans değil.
CHANEL'İN KÜÇÜK SİYAH ELBİSESİ... Onun 1920'lerde düşünüp insanlara sundukları hâlâ günümüz moda tasarımcılarını etkiliyor, hatta bazı parçalar var ki sadece onun adı ile anılıyor. "Küçük siyah elbise" gibi... 1920'lerde Coco Chanel'in kadınlara sunduğu bu kavram hâlâ kadınların gardırobundaki olmazsa olmazlardan. Farklı tasarımcıların koleksiyonlarında değişik versiyonlarını gördüğümüz bu küçük siyah elbiselerimiz, her sezonunun ve dönemin ana parçaları oldu. Marilyn Monroe, Audrey Hepburn, Marlene Dietrich gibi kadınlar en güzel pozlarını hep siyah elbiselerle verdi. Siyah elbise sadeliği, şıklığı, mesafeyi bir arada ve en basit şekilde simgeledi hep.
Dilek Hanif
|