| |
Benim takometre
Kamyon ve otobüslere yasal olarak takılan takometreyi bilirsiniz. Aracın yaptığı hızı kaydeder ve herhangi bir kontrol sırasında polisin hızı görmesini sağlar. Maksat, aşırı hızı önlemektir.
Benim takometreye gelince. Diyetisyen dostum Murat Gökçen, birkaç ay önce bana Japonya'dan getirttiği bu cihazdan söz etmiş ve bir tane hediye etmişti. Bir kenarda duruyordu. Yürümeyince nerene takacaksın ki? Yürümeye başlayınca hatırıma geldi. Cihaz bir kibrit kutusu kadar. "Reset" düğmesine basıp cihaza kendi ölçülerini giriyorsun. Kilonu, adım uzunluğunu falan yazıyorsun. İşte benim takometre bu.
Cihazı belime takıp, çıkıyorum yürüyüşe. Hergele Japon zekâsı nasıl başarmışsa, cihaz "adım sayısını" kaydediyor. Adım uzunluğunu bildiği için yürüyüş sonunda bunu kilometreye çeviriyor. Vücut ağırlığını da bildiği için ne kadar kalori harcanmasına tekabül ettiğini de yazıyor. Bitmedi. Bu kalori harcamasının ne kadar "ağırlık kaybına" yol açtığını da söylüyor. Ayrıca yürüyüş süresini de bildiriyor. Şu kadar dakika şeklinde.
İşte perşembe sabahı (yani dün) benim dijital takometrenin gösterdiği değerler: Yürüyüş mesafesi: 10 kilometre. Adım sayısı: 12 bin 500. Yürüyüş süresi: 102 dakika (2 saat). Harcanan kalori: 680 kalori. Kaybedilen ağırlık: 52 gram.
Tenis kulübündeki arkadaşlar, benim takometreyi görünce, oynamaya başlamadan önce bana da taksana, bana da taksana diye tutturmaya başladılar. Böylece bir takometre muhabbetidir aldı yürüdü. "Single" performans tenisi oynayanların, kilolarına ve oyun stillerine göre, bir saatlik oyun içinde, 6 ile 8 kilometre arasında mesafe kat ettiklerini gördük. Harcanan kalori ise, kişiden kişiye değişmek şartıyla, 400 ila 750 arasında çıktı.
Benim takometre, kulüpte meşhur oldu. Mühendis arkadaşım Güngör İslamoğlu, single'da iddialıdır.Gözü yese, Wimbledon'a bile musallat olabilir. Maça çıkarken takometreyi kendisine takmıştık. İlk game'i kaybedince koşup geldi, takometreyi geri verdi. Abi uğursuz geldi, dedi... Güngör, kazandığı zaman çok iyi oynamıştır, yenildiğinde ise mutlaka bir şey uğursuz gelmiştir. Yandan geçen trene bile kafa tutar. "Temiz aile tenisçimiz" Günay Mumcu'yu bile bozdu bu arkadaşlar. Günay hayli performanslı oynuyor ama elbet yenildiği zamanlar da oluyor. Tarihte Kral Sezar bile yenilmiştir. Günay, ilk zamanlar, usta tenisçi Erkan Tarhan'ı kendine örnek alıyordu ve üst üste birkaç "basit hata" yaptığında, 200 dolarlık raketi yere vurup cacık ediyordu ama yıllık raket masrafı birkaç bin doları bulunca aniden akıllandı, artık yenildiğinde sadece kargalara bahane buluyor. Bizim takometreyi tenisçi dostların üzerinde denedik, böylece cihaza güvenimiz sağlamlaştı. Kulübümüzün en iyi single'cılarından biri de dostumuz Raşit Çetiner hocadır. Takometreyi henüz kendisine takamadık. İnanılmaz performansı ile cihazı patlatmasından korkuyorum ama olsun. Bursa'dan ilk geldiğinde kendisine mutlaka takacağım.
Sevgili Engin Ardıç köşesinde, benim yürüyüş kampanyama katılarak nazirede bulunmuş. Yürüdüğüne gerçekten sevindim. Ama yine de, evde bantta değil, dışarıda, tabiatın içinde, daha bol oksijenli ve yemyeşil ortamlarda yürümesini salık veririm. Böyle bir kulvar bulabilirse tabii...
|