Çarşafı kıpırdatmayan bakanlar
Ak Partili bazı bakanların bazı usulsüzlüklerin üzerine gitmediği bilinmeyen bir şey değil. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı da rahatsız eden bu isimlerden en kısa sürede kurtulmak dileğiyle, iki örnek. Uzun süredir, benim bu köşeden yılmadan yazdığım 'esnaf ağaları' hakkında şikayette bulunmak üzere bir esnaf başkanı, ilgili bir bakana gidiyor. 'Esnaf Ağaları'nın 900 trilyonu aidatlar olmak üzere, diğer kalem gelirlerle birlikte yılda yaklaşık 1,5 katrilyona hükmettiklerini ve yaptıkları usulsüzlükleri anlatıyor.
Fıkra ile verilen mesaj İlgili Ak Partili Bakan, esnaf başkanını dinliyor ve şu fıkrayla sohbeti bitiriyor; 'Hocanın birisi ahaliye nasihat ediyor, fetva veriyor. Sakın zina yapmayın. Evli olmadığınız kadınlara yaklaşmayın ve onlarla birlikte olmaya çalışmayın. Eğer zina yaparsanız, yer sallanır, deprem olur, sizin bu yanlışınız yüzünden maazallah hepimiz toprağın altında kalırız. Amma velakin, bir süre sonra bu hoca, nasihat verdiği bazı kişilerce, takibe alınır ve bir evde evli olmadığı bir kadınla çarşafın altında basılır. Çarşafın altında vaziyetin vahametini hisseden hoca; 'Ben bu işin ilmini biliyorum. Bakın çarşafı bile kıpırdatmadan yapıyorum.' der. Bu fıkrayı anlatan AK Partili Bakan, yolsuzluğun, arsızlığın üzerine gitmeyeceği mesajını misafirlerine veriyor. Ve gerçekten de gitmiyor. Buraya kadarını ben de anladım. Anlamadığım bu bakan çarşafı nerede kıpırdatmadan iş yapıyor.
Bakan kulak asmıyor Tuhaftır aynı kişiler bu defa yine ilgili bir başka bakanı ziyarete gidiyorlar. Yine olupbiteni bilgiyle, belgeyle anlatıyorlar. Bu bakan da dinliyor ve bir fıkra anlatıyor; 'İstanbul'da trafik polisi yolda çevirme yapıyor. Arabanın içine de bir kutu koymuşlar, çevirmeye takılan her sürücü, eksikliğine göre polisin işaretine bakıp para atıp geçiyor. Ehliyeti olmayan 5 lira, ruhsatı olmayan 5 lira, lambası yanmayan beş lira. Birisi geliyor ki, ehliyet, ruhsat, sigorta yok. Yani aracın trafiğe çıkması için neyin var olduğu meçhul. Sürücü arabaya yöneliyor. Tam 5 lira kutuya atması istenecekken, cebinden kimlik çıkarıyor ve Emniyet Müdürü olduğunu söylüyor. Polis memuru; 'Öyle mi. O halde 10 lira atın ve gidin.' diyor. Peki sizce bakan beyimiz bu fıkrayla ne demek istiyor? Yaptığı işlerin hiçbirinin kanuna, nizama uygun olmadığını söylüyor, olabilir mi? Çünkü, o da kendisine yapılan şikayetlere kulak asmıyor.
Çürüme duyarsızlıktan İki bakanla yaşanmış iki gerçek hikaye. Üstelik şikayetçi olan da yani fıkrayla savuşturulan da AK Parti kurucularından bir isim. Zaten bütün bu çürümeler siyasetçilerin duyarsızlığı ya da başka amaçlara matuf işleri sebebiyle olmuyor mu? Şimdi dönelim halkın sırtından geçinen, rant yapan ve her düşünceden kişiyi bağrında barındıran 'esnaf ağları'nın ne kadar derinlere inerek, etkili ve yetkili her tarafı kuşattıkları noktaya. Tekel'in alkollü içki bölümünü alan Mey AŞ'nin ortaklarından Nurol'un patronu Oğuz Çarmıklı ile Mey'in diğer ortaklardan, İstanbul'un 'esnaf ağası' GünBak Başkanı Suat Yalkın'ı, İzmir'in 'esnaf ağası' BESAŞ Başkanı Mehmet Ali Susam'ı yan yana koyun.
5.5 milyar maaşa kim inandı? Esnaf ve sanatkârların temel maddelerini tedarik etmek üzere kurulan Besaş ve GünBak gibi şirketlere Tekel ürünlerinin dağıtımı Eyüp Aşık'ın bakanlığı döneminde, kamu nitelikli kurum oldukları için verilmiş. Onlar da işi Çarmıklı ile ortaklığa kadar götürmüşler. 'Esnaf Ağaları' adına kulis yapan, benim cep telefonumu, benden habersiz GünBakçılara veren DYP İstanbul eski İl Başkanı Süleyman Soylu'nun bu kişilerle nasıl bir ticari bağı olabilir? Gün-Bak ve Besaş'ın kamu nitelikli durumu ne oldu acaba? 'Esnaf ağaları' çoğunluk hisselere hükmetmeye başlamış olabilirler mi? Peki Derviş Günday'ın ayda 5.5 milyar maaş aldığına kim inandı? Günday, bana cevap versin. Kaç yerde görev yapıyor? Çankaya'daki koca Devran Restoranı hangi CHP'li döneminde, kaç paraya yapıldı?
|