Ucuza kapatma anlayışı Erdemir'i de kaptıracak
Özelleştirmede sıra en büyük KİT'lerin satışına geldi. Türk Telekom'un ihalesi yapıldı. Şirketin yüzde 55'i için 6 milyar 550 milyon dolar teklif veren yabancı konsorsiyum ihaleyi kazandı. Toplam piyasa değerinin 12 milyar dolara denk gelmesi, ihale öncesi konuşulan rakamlara göre iyi bir fiyat olarak kabul edildi. Ancak şirketin son yıllardaki kazancı üzerinden gittiğinizde 12 milyar dolar yüksek değil. Çünkü Türk Telekom'un son 10 yıllık kârı 13 milyar 59 milyon dolar. Yani iyi fiyat dediğimiz rakam şirketin son 10 yıllık kârına ulaşamıyor. Nitekim Telekom ihalesini kazanan konsorsiyumun yetkilileri, "şirket için verecekleri parayı 8-9 yılda geri kazanacaklarını ve kârlı bir iş yaptıklarını" söylediler. Demek ki, Türk Telekom pahalıya gitmemiş. Ederine gitmiş hatta belki biraz altında bile kalmış. Yıllardan beri Türk Telekom'u alma isteklerini ortaya koyan büyük yerli sermaye grupları ise düştükleri anlaşmazlık sonucu ihale öncesinde ittifaklarını bozdular. Telekom'u da yabancıya kaptırdılar.
Sırada Erdemir Şimdi sırada Erdemir var. Bu şirkete teklif vermek için 8'i yabancı 5'i yerli 13 kuruluş ön yeterlilik aldı. Dünyanın en büyük birinci, ikinci, beşinci ve yedinci büyük demir çelik şirketleri Erdemir'i satın almak için yarışacaklar. Bu şimdiye kadar bir Türk şirketine yabancıların gösterdiği en yüksek ilgi. Yabancı şirketler Erdemir'i büyük bir iştahla istiyor. Çünkü kârlı, potansiyeli büyük. Erdemir eski Genel Müdürü Tanju Argun, CNBC-e televizyonunda "Erdemir mükemmel bir şirket. Hatta bir şirketten öte, ben Erdemir cumhuriyeti diyorum" dedi.
Yerlilerin ilgisi Ne yazık ki, en başta ilgilenmeleri gerekirken yerli sermaye, yabancıların ardından Erdemir'i keşfetmeye başladı. Koç Grubu ihaleye katılacak ama iddiali bir profil çizmekten uzak duruyor. İnşallah taktiktir. Demir çelik sektöründeki 23 şirketin oluşturduğu Ortak Girişim Grubu'nun ise ortaklıktan gelen hadikapları olabilir. İhale sürecinde fiyat artırmada esneklikleri olmayabilir. Zorlu, Oyak ve Nurol gibi diğer yerlilerin ihalede nereye kadar gidebileceklerini bekleyip göreceğiz. Son aşamada iş gelip ne kadar parasal teklif verileceğinde bitecek. Parayı veren düdüğü çalacak.
Sorun anlayışta Yerlilerin ihaleye katılmaları bir ölçüde yarışı kızıştırabilir. Ama yarışı sonuna kadar götürebilecekler mi, kestiremiyoruz. Eğer özelleştirmede geçmiş tutumlarını terketmezlerse, yarışın finali yine yabancılar arasında geçebilir. Yerlilerin alışkanlıkları aynı zamanda en büyük handikapları. Türkiye'de satılan bir şirketi ucuza kapatmak, değerini vermeye yanaşmamak, devletten beslenme alışkanlığının devamı, büyük özelleştirmelerden pay alınamamasının nedeni. Aynı yerli sermayenin, yurtdışında şirket satın alırken bedelini ödediğini, yarışta yabancılarla rekabet edebildiğini görüyoruz. O zaman demek ki, sorun sermaye yetersizliğinde değil, alışkanlıklarda yatıyor. Yerli özel sektörün "Yabancı şirkete bedelini öderim, Türk şirketini ucuza kapatırım" anlayışının sonucunu Türk Telekom'da gördük.
Finansmanı bulunur Telekom'u kaptırmanın bir faydası olur ve gerekli dersler çıkarılırsa, belki Erdemir'in yabancıya gitmesi önlenebilir. Yoksa Telekom'un ardından Erdemir, daha sonra Tüpraş ile Türkiye'nin en büyük şirketlerinin ve kısmen bankalarının yabancıların eline geçmesi, yerli girişimcilerin kaderini kırabilir. Bu açıdan bakınca işin zorluğu sermaye yetersizliğinde değil. Çünkü yabancı da olsa, kimse parayı kasasında saklamıyor. Kimse yüzde 100 özkaynakla da çalışmıyor. Yatırım veya satın almalar için ihtiyacı olan parayı finansal sistemden buluyor. Erdemir gibi bir kuruluşu satın alacak olana da, yerli ve yabancı finans kuruluşları kapılarını açar.
Ne yapmak istiyoruz? Daha 15 yıl öncesinde komünizmden çıkmış, piyasa ekonomisi ve sermaye ile yeni tanışan ülkelerin şirketleri, Erdemir'i satın almak için yarışacak. 15 yıllık sermaye birikimi ile buna cesaret edecekler. Bizim özel sektör Cumhuriyet döneminin 80 küsür yıllık sermaye birikimi ile Erdemir'i alamayacak. Eğer gerçekten durum buysa, bizim girişimci yeteneğimiz, iş yapma kültürümüz, ekonomiye yatkınlığımız yok veya çok az demektir. Boşu boşuna uğraşıp zaman ve kaynak israf etmeyelim. Ekonomiyi yabancılara terkedelim. Biz yerliler olarak devleti yönetelim, yabancı sermayeyi denetleyelim, vergi toplayalım ve geçmişteki asıl mesleğimiz olan askerliğe dönelim. Girişimci yetiştirmek, marka yaratmak, rekabet gücünü artırmak, ekonomide bir güç haline gelmek için boşuna uğraşmayalım. Askerlik yapmak ve devleti yönetmenin yanında tarımla uğraşmak, esnaflık yapmak, turistlere hizmet etmek, sanayide yabancıların taşeronluğunu yapmakla yetinelim. Bu iki yoldan hangisine sapacağımızı belirlemek için de, öncelikle hayatta nasıl kalacağımıza karar vermemiz gerekiyor.
Sonuç "Üçüncü yol yoktur" Latin Atasözü
|