Zamansız seçim senaryoları
Erken seçim olur mu? Bir süredir kulislerde bu sorunun yanıtı aranıyor. Doğrusu, bakanların merakı da aynı yönde. Kabinenin etkili bir ismi geçenlerde, "Ne zaman erken seçim söylentisi başlasa Başbakan hiçbirimizin soru sormasına bile fırsat vermeden konuyu kapattırıyor" dedi. Nitekim Başbakan Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta Ankara Sanayi Odası'nda, "Erken seçim istemek vatana ihanettir" mesajı verdi. Ardından iki önemli işadamı kuruluşundan Erdoğan'a destek geldi. TOBB da TÜSİAD da erken seçimin düşünülmemesini istedi. Öyle ki TÜSİAD yönetimi ilk ağızdan, "Erken seçim isteyen çevreler var ama biz seçimlerin zamanında yapılacağına ilişkin açıklamanızı destekliyoruz. İhtiyacınız olan her konuda destek vermeye hazırız" dedi.
Beklenti yönetimi Seçim söylemi şu ya da bu şekilde yayıldı mı, siyasiler için "beklenti yönetimi" önem kazanır. Yoksa estirilen rüzgar bir süre sonra Meclis'i de önüne katar. O zaman hükümetler, dizginleri ele alıp seçimden avantajlı çıkacağı tarihi tercih etmek zorunda kalır. Erken genel seçimle ilgili yorumlar, "2007'deki Cumhurbaşkanı"na ilişkin hesaplardan kaynaklanıyor. TOBB'un ziyaret ettiği 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de son günlerdeki gerilimi 2007 senaryolarına bağladı. Erdoğan'ın, erken seçime gitmeyeceğini ama Köşk'ü deneyeceğini söyledi.
Hassas denge 28 Şubat sürecinin ardından dönemin Başbakanı Erbakan, isteksiz de olsa istifasını verirken, kurulmasını umduğu hükümete, milletvekili desteğini içeren bir mektubu da Cumhurbaşkanı'na sunmuştu. Cumhurbaşkanı Demirel, istifayı hemen işleme koymuş, hükümet açısından farklı bir yol izlemişti. O tarihte literatüre, "Sayısal değil siyasal çoğunluk" kavramı kazandırılmıştı. Demirel, Meclis'te sayısal üstünlüğü olan Refahyol Hükümeti'nin, siyasal desteği yitirdiğini düşünüyordu. Bu örnek olay, bugünkü erken seçim baskısı için de gösterge niteliğinde. Başbakan Erdoğan'ın, duygusal dünyasındaki fırtınalara rağmen kararlarında "mantık süzgeci"nin ön plana çıktığı biliniyor. Erdoğan, "Sayısal rasyonaliteyi değil, siyasal rasyonaliteyi" seçebilir. Bunun anlamı "Bugünkü Meclis'ten Çankaya'ya çıkma isteğini ertelemesi veya erken seçimle güvenoyu alarak Köşk için karar vermesi" demek.
Alternatif çıkar mı? IMF ile ilişkilerin teklemeye başladığı, ekonomide büyüme eğiliminin hız kestiği ve cari açığın giderek arttığı bir ortamda hükümet seçim yatırımı yapıyor mu? "SSK ve Bağ-Kur prim affı girişimi, buğdaya 30 bin TL ek destek, TMO'nun hububat alım miktarını 50 tona çıkarması, üreticiye ucuz mazot, esnaf ve çiftçi kredi faizlerinde düşüş, belediye borçlarına yeniden yapılandırma, öğrenci affı, ilaçta KDV indirimi, bedava kömür ve ders kitabı." Listeyi uzatmak mümkün. Bunlar seçime dönük icraatlar mı? Aslında hayır. Bu icraatlar, "sosyal politika" iddiasının doğal sonucu. Ama hükümet olası erken seçimde meydanlara sunacağı malzemesi olmasına da özen gösteriyor. AKP'nin, ekonomik programın hasadını yaptıktan sonra seçime gideceğini düşünenler de var. Oysa AKP, IMF kıskacındaki geniş kitleler kısa vadede daha fazla rahatlatılamayacağı için, halk hala istikrara prim verirken, AB'den kısa vadeli siyasi getiri sağlanamayacağını gördüğü için belki de en önemlisi alternatif siyasi oluşumlar güçlenmeden "seçim" diyecektir.
|