Karadeniz'in beklentisi...
İnsanı da denizi gibi coşkulu Karadeniz'de üç gündür dolaşıyoruz. Deniz zaman zaman kabarsa da siyaset aynı davranışı göstermiyor. Hemen herkes zulaya yatmış çevreyi kesiyor. Birçoğu Ağustos başında açıklanacak fındık taban fiyatını bekliyor. Hemen belirtelim, sosyal yapısı gibi kısa mesafede görüş farklılığı gösterse de bütün kıyı şeridi kısa vadede seçim olacağına inanmıyor. Buna karşın, AKP'den şikayete sıklıkla rastlanılıyor. Özellikle de Samsun-Ünye hattında... Fındığın başladığı Ünye-Trabzon arasında ise siyasi konuşmalar taban fiyatı beklentisine dönük olarak farklılaşıyor. AKP'nin bölgede siyasi alternatifinin olup olmadığı konusuna gelince; Üç gündür birlikte dolaştığımız DYP lideri Mehmet Ağar'a bölge halkının söylediğine göre daha önceki ziyaretlerinden farklı olarak bu kez ilgi büyük. Özellikle de Samsun bölgesinde... Seçim otobüsü geçerken, tezgahı, kasayı bırakıp dışarı çıkana, balkonlardan sarkıp el sallayanlara sıklıkla rastlanıyor. Buna neden Samsun'dan Ünye'ye kadar olan bölgenin daha çok sebzemeyva tarımına dayalı bir yapısı olması. Çiftçi girdilerin yüksekliğinden yakınıyor.
Çiftçide olmayınca Ürün pazarda para etmeyince esnafın işi de durmuş. Çarşamba meydanında Ağar konuşurken, dükkanını ziyaret ettiğimiz kuyumcu bayan bu durumu şöyle özetliyor: "Düğün ayları olmasına ve gurbetçiler gelmesine rağmen hala işlerimiz açılmadı. Ürün para etmedi. Gurbetçi de getirdiği parasını ailesine bıraktı. Mecburen takı takmak zorunda kalanlar ise ilk kez seneye ödemek üzere borçlandılar..." Hemen yanındaki eczacı da komşusunun sözlerini doğruluyor: "Sağlık sorunu olanlar ürün para etmediği için ilaç almaktan kaçınıyor..." Bu tablo içinde, AKP'nin durumuna gelince; Halk Samsun'un AKP'li belediye başkanından övgü ile söz ediyor. Buna karşın milletvekillerinin, bölgenin sorunu yerine 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü ile uğraşmasına tepkili. Bir de bürokrasideki kadrolaşma çabalarına... Ancak hemen belirtelim, bu muhalefetin bilançosuna doğrudan gelir yazmamış. Neden ise parti içi çekişmeler...
Yaprağa düşen bit Örneğin DYP; Kökü, gövdesi, budakları ve dalları hala canlı. Buna karşın yaprağına bittırtıl düştüğü için filizlenememiş bir halde... Ünye caddesindeki manavın şu sözü de bu tespitimizi doğruluyor: "Dedem, babam, ağabeyim DYP'li. Ama ben oyumu Tayyip'e (Erdoğan) verdim..." Sorumuz üzerine AKP'li olmadığını belirtip şöyle diyor: "Ben Tayyipciyim... Gelecek seçimde duruma bakar ona göre oyumu kullanırım..." Bölgede sıkça duyulan bu söze neden, DYP'lilerin de vurguladığı gibi parti içi çekişmeler. Bir de Genel Merkez'in bölge dengesini gözetmeden teşkilata tepeden yaptığı atamalar. DYP lideri Ağar ise bölgede miting yapmak yerine, kapı kapı dolaşıp küskünlükleri gidermek, partiyi canlandırmak için çabalıyor.
Hoca da olmasa Ana muhalefet partisi CHP'ye gelince; "Atadan babadan CHP'liler" iyi muhalefet yapılamadığından yakınıyor. "Bizim hoca da olmasa muhalefet yapan kalmayacak" cümlesi sıklıkla duyuluyor. "Bizim hoca"dan kasıt; CHP Samsun Milletvekili, Grup Başkanvekili Prof. Haluk Koç... Özetle DYP'de bölgesel yaşanan parti için çekişme, CHP'de global bir hal almış olduğu için, olumsuz yansıması da o denli büyük olmuş.
Siyasi erozyon Bir zamanlar bölgede çok güçlü olan ANAP ise Karadeniz'in doğal yapısında çok görülen erozyona siyasi olarak uğramış. Toprağı, 2002'deki siyasi selle birlikte AKP denizine akmış. MHP de aynı erozyona maruz kalmış. Karadeniz'de her ne kadar hükümete yönelik vozurdanma duyulsa da halk "Tayyip"ten (Erdoğan) yana umudunu koruyor. İkinci tercihi olarak DYP'yi gösteriyor. Başta da belirttiğimiz gibi herkes zulaya yatmış bir şekilde fındığa 7 YTL taban fiyatın gelip gelmeyeceğini bekliyor. Bir de artan terör olaylarının önüne geçilip geçilemeyeceğine... Özetle fındığa beklenilen fiyat gelmez, terör de devam ederse AKP'nin Samsun'da ortaya çıkan erozyonu bütün bölgeye kapsayacağa benziyor.
|