| |
35 derece
Gazete muhabirleri, araştırmacı gazetecilik olsun diye ellerinde dijital termometrelerle devlet dairelerine dalıyorlar. Nüfus müdürlüğü 36 derece.. Tapu kadastro 34 derece.. Belediye fen işleri müdürlüğü 37 derece.. Daire değil sauna mübarek yerler.. Sonra da başlığı çakıyor gazeteler: Allah, bu sıcakta vatandaşa acısın! Vatandaşa acısın da memura acımasın mı peki? Vatandaşın ayda alemde bir işi düşer devlet dairesine ama memur ömür boyu orada.. Küçük kız çocuğu, babacığım nereye gidiyorsun, diye sabahleyin sorar: Hamama gidiyorum evladım! Devletin bir garip memuru, Bodrum'a mı gidecekti?
Memurun çilesi bununla bitmez. 35 derece suhunette, yüzlerce evrakla uğraşır, bunalır, daralır, çıldırır ve yaşadığı işkenceyi sonunda vatandaşla paylaşmaya karar verir. Kimlik numaranı ver, vergi numaranı ver, son elektrik faturasını getir, İSKİ faturasını ekle, noterden tasdikli nüfus suretini de unutma! Vatandaşın cebinde nüfus cüzdanının aslı varken, noterden tasdikli suretini niye isterler, bunu kimse çözemez. Noterden tasdikli suretini verirsin bu sefer, "Hüviyetini de görelim" diye tutturur. Ulan saygıdeğer memur bey kardeşim, madem kimliğimi isteyecektin, neden notere gönderdin beni? Mevzuat öyle hemşerim! Sen bütün belgeleri hazır etmiş olsan bile, memurun karşısında uyuz it gibi korkuyla titrersin, inşallah yeni bir şey daha istemez diye..
Gazeteler, kalp krizini tetikleyen tehlikelerini hep yazıyorlar ya, aşırı güneş, tıkalı kalp damarı, ağır spor, yağlı ballı yiyecekler falan gibi.. Aslında kalp krizini tetikleyen birinci tehlikenin devlet dairesinden iş takip etmek olması gerekirdi.. Anjiyo yaptırmadan hiçbir devlet dairesine adım atmayacaksın, arkadaş. Veya doktoruna danışacaksın, "İSKİ'ye gidip suyumu açtırabilir miyim" diye.. Tehlikelidir, çünkü suyu açtırayım derken, su kaynatabilirsin.
Böyledir bizim devlet daireleri. Bütün evrakı tamamlayıp şöyle bir oh demeye hazırlandığınız anda, masanın öbür tarafındaki memur adeta sizi kanser etmek maksadıyla sırıtır: Annenizin kızlık soyadı nedir? Kimin, benim annemin mi? Yok komşunun annesinin! Bi'dakka bi'dakka, şimdi annemin benim annem olmadan önceki soyadını mı soruyorsunuz bana? Evet.. İstersen söyleme.. Git öğren de gel hemşerim. Ulan, annem gelmiş 80 yaşına, ona sorsan bilemez kızlık soyadını.. Benden size tavsiye, her şeyi unutun ama annenizin kızlık soyadını unutmayın, yanarsınız.. Bir de madara olma riski var, koca herif annesinin kızlık soyadını bilmiyor, diye. Bir taraftan da dua edin ki, ananızın kızlık soyadıyla yetiniyorlar da, babanızın hemoroit olup olmadığını sormuyorlar. Veya ne bileyim, babanızın askerdeki bölük çavuşunun ismini sormuyorlar. Binlerce küçük memur 35-36 derece suhunette eşekler gibi çalışmak zorunda bırakılırken, Ankara'daki büyük memurların odaları klimalarla bezenmiştir, orası da ayrı bir konudur aslında.. Aralarında 50'şer lira toplayıp şu fakir devletin dairesine bir klima taktıramayan memurlarımız, 35 derecede çalışırken birazcık serinlesinler diye ben de konuya şöyle bir dokunayım dedim işte..
|