Unutulan Yöntemler
Atina'daki TC Başkonsolosluğu'nun bahçesine cep telefonuyla girmek yasak ama telefonların nereye bırakılacağı bilinmiyor
Türk-Yunan ilişkilerinde varsın Kara Kuvvetleri komutanları birbirlerini ziyaret etsin, varsın başbakanlar arasında düğün şahitlikleri yapılsın ya da zeybek havaları oynansın, işadamları gelsin gitsin, ticaret hacimleri artsın, bizim buradaki TC Başkonsolosluğu kendi vatandaşlarına ya da yabancı pasaportlulara eski yöntemleri uygulamaya devam ediyor. Atina'daki TC Başkonsolosluğu'na işi düşenler, önceden bilmeli ki konsolosluğun değil binasına bahçesine bile cep telefonlarıyla girilemiyor. Cebinizde tesadüfen cep telefonu varsa, bahçe kapısındaki koruma sizi uyarıyor. "Cep telefonunuz varsa içeri giremezsiniz!" diye... "Peki nereye bırakayım" diye soracak olursanız "Valla bilmiyorum" cevabını alıyorsunuz. Bizim Atina Başkonsolosluğu binası şehir merkezine 10 km uzakta olup trafik yoğunluğu nedeniyle en az 45 dakika ile bir saat arasında ulaşılabiliyor. Konsoloslukla en çok işi olan TC vatandaşı Rum vatandaşlarının yoğun yerleşim merkezinden ise 18 km uzağında olup taksi veya otobüs aktarmalarıyla bir hatta bir buçuk saat uzaklıkta konuşlanmış olan konsolosluk binası Atina'nın en "mutena" semtlerinden biri olan Paleon Psychikon'da konuşlanmış bulunuyor. Yaş ortalamaları 70- 80 olan Rum vatandaşların Türkiye'deki SSK ya da Bağkur maaşlarını alabilmek için 6 ayda bir konsolosluğa uğrayıp "yaşadıklarını" kanıtlayan "yaşam belgesi" almak zorundalar.
BEYEFENDİ İSTEMİYOR Benim de başımdan geçen bu cep telefonu yasağı uygulamasına şaşırdığım için bu yöntemin amacının ne olduğunu sorduğumda "Beyefendinin (yani -başkonsolos beyin) teröre karşı önlem aldığı" cevabıyla karşılaştım. Peki öyleyse dışarıda bırakılması gereken cep telefonlarının niçin her konsoloslukta olduğu gibi, konsolosluğun güvenlik memurlarına "emanet" olarak bırakılmadığını sorduğumda ise "beyefendi istemiyor" cevabını aldım. Oysa ne Avrupa'da ne de Selanik'- teki Türk başkonsolosluklarında böyle bir uygulama var. Cep telefonlarının kapatılması rica ediliyor o kadar.. İşin matrak yanı ise koruma görevlileri "beyefendi"den aldıkları talimatlara uyarak "Cep telefonumu nereye bırakayım?" sorusunu yönelten yerli yabancı pasaport hamillerine konsolosluğun önünde makineli tüfeklerle nöbet bekleyen Yunan polisini gösteriyorlar. Yunan polisi ise doğal olarak "Kardeşim ben vestiyer değilim. Benim işim başka" diye cevap veriyor. Bir dönemler, yani Türk-Yunan ilişkilerinin en kötü dönemlerinde Atina'daki Türk Başkonsolosluğu ile İstanbul'daki Yunan Başkonsolosluğu'nun çıkardığı malum zorlukların şimdi yeniden çıkartılmasına ne gerek var? İstanbul'daki Yunan Başkonsolosluğu vize için başvuranlara eskiye oranla çok daha kolay vize verip ziyaretler için kolaylıklar sağlarken hatta ve hatta kültürel faaliyetler göstermeye başlayıp Türk-Yunan yakınlaşmasını sağlamak amacıyla sergiler, konferanslar düzenlerken Atina'daki Türk Başkonsolosluğu niçin "mazide" kalmayı tercih ediyor? İstanbul'daki Yunan Başkonsolosu'nun bir bildiği varsa Atina'daki Türk Başkonsolosu'nun da bir bildiği vardır herhalde diye düşünüyorum.
|