| |
Gülerken düşünmek
Türkiye'de yanlış kullanılan kavramları düzeltmeye kalkışmak beyhude iştir. Çünkü herhangi birisi, kafasına göre kavram kullanmaya kararlıysa, onu düzeltemezsiniz. "Hem güldürüp, hem düşündürmek" iddiası da boş bir iddiadır. Yazarsın, düşünen düşünür, düşünmeyen düşünmez. Bir insan düşünebiliyorsa, zaten gülerken de düşünür, ağlarken de. Yok eğer düşünemiyorsa, istediğin kadar güldür havayolları... Düşünemeyen zaten gülemez de... Türkiyemiz, bir kargaşası" cennetidir. Bu yüzden mesela, koca koca gazeteler şu tür haberlere sıklıkla başvurur: Hüzünle sevinci bir arada yaşadı! Yok ya, nasıl yaşadı? Bir yandan göbek atarken, öbür yandan hüngür hüngür ağladı mı? Bir insan evladı, kederliyken sevinir mi yahu?
Dar gelirli kavramı da bunlardan biri. Biz dar gelirli bir aileyiz komşu, çocuğumuzu koleje gönderemeyiz. İyi de, bunu kazançlı şeklinde kullanmak daha doğru değil mi? Çünkü başka şey, ç başka şey Gelir derken kazancı da kast ediyoruz ama arada fark var. Bir şirkette biteviye emeğini, bilgi, birikim ve mesaisini vererek, 1000 lira kazanan bir insanın durumu ile bankaya yatırdığı paradan her ay 1000 lira gelir elde eden Ayşe teyzenin durumu aynı mı? Değil. Çünkü gelir statiktir, kazanç ise dinamik tir. İş hanındaki üç dükkanı kiraya verirsin, statik bir gelirin olur, durumun kolay kolay değişmez. Fakat bir şirkette veya kendi şirketinde, dinamik bir kazancın varsa, bu kazanç artabilir de, eksilebilir de... Durumun da buna göre sürekli bir değişim halindedir.
İki kavramdan birinin tercih edilmesindeki felsefe ve psikoloji farkı önem taşıyor. Ben 1000 lira kazanıyorum, demenin ruhunda bir " sözkonusudur. Bu irade güçlenebilir de, zayıflayabilir deBu dinamizm insanı kamçılar. Geliştirir, değişik ufuk ve arayışlara sürükler. Kazanıyorum, demenin içinde risk de var, paralel anlamda gurur da var. 1000 lira gelirim var, demenin ruhunda ise, " mevcuttur. Risk yoktur. Risk yoksa, bir halt da yoktur.
Biraz daha ukalalık yapalım da, bu kavramın tarihi köküne bakalım mı: Osmanlı insanı, Saray'dan geçinmeyi esas almıştı. Bunu da biz Hazine'den geçinme şeklinde tevarüs ettik. Hazine'den de sadece gelir elde edilir. Gözü, kazançta değil de, Hazine'de ve bittabi gelirde olan bir kültürün, kavramı da bu şekilde kullanması hiç şaşırtıcı değil. "Dar gelirliyim" anlayışı, teba kültürünü yansıtır. Gelir dar ise bunun sorumlusu, geliri tayin ve tanzim edenlerdir. O yüzden işte Türkiye'de devlet, ya iyi baba olur; ya da kötü baba... Halbuki kazanç kültüründe", insan, kendi kendisinin babasıdır!
|