| |
|
|
154 ve 155 ne işe yarar?..
Yasemin'in önüme dosya yaptığı elektronik mektuplar dağ gibi.. Hepsinde konu ayni.. 154 ve 155 numaralı Trafik ve Polis İmdat telefonları ne işe yarar?.. Ben bu soruyu aynen, İstanbul Emniyet Müdürü, Sevgili Dostum Celalettin Cerrah'a iletiyorum.. Cerrah Müdür, 154 ve 155 ne işe yarar?.. Daha açık.. Bugüne dek bir işe yaradığı görülmüş müdür?. Gelen şikayetlerin hemen hepsinde ayni ifadeler var.. Telefon hep meşgul.. Bekliyor, bekliyor, bekliyorsunuz.. Sonra karşınıza çıkan ses, "Efendim, karakola başvurun" diyor.. İnsanlar karakola baş vuracaklarsa vururlar zaten.. Bunu söylemek için bunca masraf edip, telefon hatlarını da bunca işgale gerek var mı?.. Ya bizim bilmediğimiz birşeyler var.. Bu 154 ve 155'e çok şey vehmediyoruz.. Ya da bu servisler görevlerini yapmıyor, arayanları baştan savıyorlar.. Böylece suç işleyenler, işledikleri ile kalıyorlar.. Vatandaşın da polise inancı ve güveni giderek zayıflıyor.. İstanbul bir suç cenneti oluyor.. Özellikle de trafik açısından.. İşte en yeni örnek.. Dün Etiler'den Ortaköy'e iniyorum. Boğaz yolu kalabalık. Bu yüzden, Ortaköy - Dereboyu caddesi boşalmıyor. Sıraya girmiş bekliyoruz, ama bize yeşil yandığı zaman bile ilerlemek çok yavaş.. Uzun bir kuyruk olmuş bekliyoruz.. Birden solumuzda arabalar belirdi. Yolumuz bölünmüş yol. Biz zaten en soldayız. Bizim solumuz, bordür taşlarının öte yanı.. Yani geliş yolu. Yani ters yol.. Beş araba, hiç aldırmadan geliş yoluna girdiler arka arkaya.. Bir anda kaçıp gidecek halleri olsa neyse.. Gidemeyecekler.. Ama uyanık ya bunlar.. En önde bekleyecekler.. 100 metre geride değil, kavşağın en önünde.. Bu ne demek?.. Her an yakalanma tehlikeleri var. Ortaköy polis kaynıyor çünkü.. Birisi yukarı doğru yürüse kabak gibi ortada kalacaklar.. Ama bunların umurunda değil. Yakalanma korkusu yok adamlarda.. Bu ülkede "Trafik polisine yakalanma korkusu" sıfıra inmiş.. Ceza zaten üç otuz para.. Onu da polis görürse.. Yetmez.. Polis bizde gözünün önünde işlenen cinayete seyirci.. Kırk yılın bir başı, görev bilincine sahip bir polis çıkacak da "Dur bakalım" diyecek de.. Ölme eşşeğim ölme.. 34 P 0619, 34 TD 3727, 34 BS 2847, 34 UN 8330, ve 34 PL 6475 plakalı arabalar dakikalar boyu ters yolda durdular.. Kırmızı yanarken ileriyi boş görüp daldılar. Daha fazla gidemeyip kavşağı tıkadılar, geliş yolunu da kapayıp, trafiği kitlediler.. Düğüm olmuş trafiği çözmeye de bir polis gelmedi.. Şimdi bakın, "Uygar" dediğimiz Amerika'da böyle bir suçun işlenmesi mümkün değil.. Çıkamayacağın kavşağa girip trafiği kitlemek 1200 dolar. Kırmızıda geçmek 300 dolar.. Ters yolda gitmek, vallahi hiç duymadığım için cezasını bilmiyorum, ama 1000 dolardan aşağı değildir.. Bir de mahkeme.. Bir de hapis.. Bir de ehliyet iptali.. Eline senet verseler "Buraya polis uğramaz" diye cesaret edemezsin.. Ya uğrarsa.. Yandın.. Öldün.. Bittin.. Uygarlık, eğitim hikaye.. Mesele korku.. Cezalar öldürür. Yakalanma korkusu da çok büyük.. Bizde, 50 metre ötede polis kaynıyor, bunların umurunda değil.. Ve bu kavşak, her gün, her saat böyle, Sevgili Cerrah.. Bir gün kimseye haber vermeden gel, beraber 10 dakika bir taksinin içinde duralım, rezilliği gözlerinle gör.. Çözüm.. Çözüm Cerrah'ın elinde değil.. Bu komik cezalar ve iki Yunanistan büyüklüğündeki İstanbul'a ayrılmış bu komik kadrolarla, hangi biriyle baş edeceksin.. Bir de içi geçmiş, seyirci, ilkesiz, bilinçsiz polisleri ekleyin.. Peki ama çözüm?.. Bilen beri gelsin!..
|