|
|
İzah Enstitüsü
* Neden küçük çocukların koluna ısırılarak saat yapılır? Bu tamamen bastırılmış ya da tam olarak bastırılamamış bir yamyamlık içgüdüsüdür. Tuhaf olan saat yapıcam bahanesiyle kol ısıranların toplumda sevimli karşılanmasıdır. Hatta böyle bir talebe karşı direnenlerin bizzat kendi anne ve babası tarafından "Ne var amca bir kere ısırsa?! O seni sevdiğinden yapıyor. Hem bak saatin olacak fena mı?!" diye azar işittiğine sıkça rastlanır. Ama yine de bu kadarına sevinmek lazım. Zira bu ısırarak kol saati yapma meraklılarının ilerlemiş vakaları da mevcuttur ve neyse ki bunların sayısı hayli azdır. Bu ileri vakalar, ısırarak kum saati, masa saati hatta antika duvar saati yapmaya çalışırlar. En ölümcül olanları da ısırarak İzmir Konak Meydanı'ndaki saati ya da Londra'daki BigBen'i yapmaya kalkışanlardır. Çünkü bunlar sadece bir kolu değil, emellerine ulaşmak için kurbanlarının tüm vücudunu kullanırlar.
* İki gönül bir olunca samanlık seyran olur mu gerçekten? Evet bu bir kere olmuş. Zaten bu laf da oradan çıkmış... Yıllar evvel Anadolu'nun bir yerinde Gönül isimli iki kız kardeş yaşıyor. Bir de babaları var. Adam çok ama çok fakir. Hatta o kadar fakir ki, iki kızına da aynı ismi vermiş. Yani düşünün yokluğun boyutunu. Derken bir gün adamcağız ölüyor. Kızlarına yani bizim Gönüller'e dökülen bir samanlıktan başka bir şey bırakamıyor. Gönüller kafa kafaya veriyorlar. "Biz iki Gönül bir olunca bu samanlığı ihya ederiz" diyerek işe soyunuyorlar. Azmin elinden kim kurtulmuş?! Gönüller samanlığı uçuruyorlar. Önce küçük bir lokanta, derken daha büyüğü diye diye bir kalkınıyorlar ki, olmaz böyle şey... Samanlık öyle bir seyran oluyor ki öf ki öf... Gönüller parayı bulunca mekanı terk edip, büyük şehre geliyorlar. Samanlık ise sevgililerin sıkça uğradığı bir mekan, bir buluşma noktası oluyor. Vay be... Bizim bile yazarken tüylerimiz diken diken oldu valla.
|