kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
  » Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Bronzluk saplantısı: Tanoreksiya
Bronzluk saplantısı: Tanoreksiya

Yazın güneşin etkisiyle, kışınsa uzun solaryum seansları sonunda sahip olunan bronzluk, son yıllarda saplantı halinde yaygınlaşmaya başladı. Bronzluğunu hiçbir zaman yeterli bulmama ve hep daha çok kararmayı isteme şeklinde tanımlanan tanoreksiya, cilt kanseri, katarakt ve erken yaşlanma gibi korkunç sonuçlara davetiye çıkarıyor.

Güneşlenmek, son yıllarda yerini saplantılı bir bronzlaşma tutkusuna bıraktı. 'Tanoreksiya' olarak adlandırılan bu saplantı, gizliden gizliye sağlık sorunlarına yol açıyor. Tıpkı zayıflama hastalığı olarak adlandırılan 'anoreksiya' gibi 'tanoreksiya' da bir tür hastalık. Bu hastalığa yakalanan ve 'tanoreksik' olarak adlandırılan kişi, ne kadar bronzlaşırsa bronzlaşsın, bunu asla yeterli görmüyor. Hep daha çok bronzlaşmak isteyen kişi, farkında olmadan korkunç hastalıklara davetiye çıkarmış oluyor. Bağışıklık sistemi çökmesi, katarakt, erken yaşlanma ve cilt kanseri gibi telafi edilmesi zor birçok hastalığa neden olan bu durum, ilginç ruhsal tepkilere de sebebiyet veriyor. Ten renginde az da olsa renk açılması olan kişi, kendini rahatsız hissetmenin ötesinde, bunalıma kadar sürüklenebiliyor. Dünyada tanoreksiklere örnek olarak Paris Hilton, Christina Aguilera ve Victoria Beckham; Türkiye'de ise Pınar Altuğ, Nükhet Duru ve Eda Taşpınar gibi isimler gösteriliyor.

'DNA HASARI YAPIYOR'
Anadolu Sağlık Merkezi Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Özgüroğlu, 'tanoreksiya'yı zayıflama saplantısına benzer bir saplantı olarak tanımlıyor. İnsanların kendilerini ancak çok koyu bronz oldukları zaman güzel hissettiklerini belirten Özgüroğlu şöyle konuşuyor: "Bronz olmak o insanlar için sağlıklı ve güzel olmakla eş anlamlı. Bronz olmadıkları zaman kendilerini rahatsız hissediyor, sürekli bronzlaşmanın yollarını arıyorlar. Sürekli bronz kalmanın günümüzdeki en kolay çözümü ise solaryumlar. Böylece kışın da bronz olabiliyorlar. Cilt kanserinin oluşumu kronik güneş hasarına bağlı olduğu için hemen ortaya çıkmıyor. Ancak yavaş yavaş DNA hasarı insanları bu hastalığa götürüyor. Özellikle bronzlaşma saplantısı olan insanları uyarıyoruz ancak onlar durumu net şekilde göremiyor. Güneş yanığı nedeniyle acı çekmelerine karşın güneşe çıkmayı sürdürüyorlar."

'TAKINTI GİTGİDE ARTIYOR'
Nişantaşı Alman Hastanesi Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Belma Bayraktar ise son dönemde bronzlaşma takıntısı olan hastaların sayısının gittikçe arttığına dikkat çekiyor: "Grup psikolojisiyle hareket edip yoğun bronzluğun daha güzel olduklarını düşünüyorlar. Bir noktadan sonra bu konuda mantığın yerini alışkanlık alıyor. Cilt sorunları ortaya çıktığında bile bronzlaşmayı sağlıklarının bozulması pahasına sürdürüyorlar. Bunun bir örneğine geçtiğimiz günlerde kendi hastamda rastladım. Yüzünde kanser oluşmuş ve tedavi sürecine girmiş bir hastamın tedavinin ardından bronzlaşmaya gittiğini gördüm. Kendisini başka türlü mutlu hissetmediğini söyledi. Güneşin mutluluk hissi verdiğini kabul ediyoruz ancak kansere davetiye çıkaran bu yol yerine başka yöntemler geliştirmek gerekli. Bronzlaşma saplantısına paralel olarak kanser vakaları da hızla artıyor."

'TEDAVİSİ UZUN SÜRER'
Tanoreksiya'nın bir tür takıntı olarak adlandırılabileceğini söyleyen Acıbadem Hastanesi Psikiyatristi Doç. Dr. Ece Orhon ise, bu hastaların tedaviye yanaşmadığını belirtiyor: "Çok zorlanırlarsa dermatologlara başvuruyorlar ve sorunları çözülür çözülmez, hatta bazen tedavi aşamasında yine bronzlaşmaya devam ediyorlar. Aynen anoreksiya gibi ne kadar kilo verirse versin kendisini şişman hisseden hasta, burada da ne kadar bronzlaşırsa bronzlaşsın hiçbir şekilde tatmin olmuyor. Takıntı tedavisi uzun süreç ister. Kişi ancak bunun ciddi bir rahatsızlık olduğunu fark ederse tedaviye başlar. Üstelik terapinin yanında ilaçlı tedavi görmesi de gerekebilir."

Sezen BAŞARAN / GÜNAYDIN

DİĞER GÜNAYDIN HABERLERİ
 TİKAV'ın Bireysel Gelişim Projesi'ne Ritz Carlton desteği
 Karadenizliler pazartesi türkü ve horona doyacak
 Benim bavulum hep boş eşimin bavulu dolu olur
 Etiyopyalı çocuklara gölge oyunu öğretiyor
 Tablo ve antik eserler yarın açık artırmada
 Rock Republic'e bir hafta kaldı
 Hiç balık Adana yediniz mi?
 Sertab Erener albümünü görücüye çıkarıyor
 Sizi tüketmesinler!
 'Kim 500 Milyar İster' davası hâlâ bitmedi
 Sinema salonları DVD'ye yeniliyor
 Yeni bir aşk mı yaşıyor?
GÜLSE BİRSEL
Seksapel nedir ne değildir?
Derginin ekini elime alınca...
AYŞE TÜTER
Zevkle Pişirin, Afiyetle Yiyin
Zeytinli poğaça...
Prof. Dr. BENGİ SEMERCİ
Haz
"Haz bir özgürlük şarkısıdır, ama özgürlük...
'Renkli' beslenin, sağlıklı kalın
'Renkli' beslenin, sağlıklı kalın
Mor brokoli kanserle mücadele eder, kırmızı üzüm kalbe iyi gelir...
Evlilik korkulacak bir şey
Evlilik korkulacak bir şey
Ardı ardına rol aldığı sinema filmleriyle bir anda şöhret...
Faruk K'nın Bomba'sı tartışılıyor
Faruk K'nın Bomba'sı tartışılıyor
Faruk K'nın yeni albümündeki 'Bomba' isimli şarkısı, geçmişte yaşanan...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.