|
|
|
|
Bronzluk saplantısı: Tanoreksiya
Yazın güneşin etkisiyle, kışınsa uzun solaryum seansları sonunda sahip olunan bronzluk, son yıllarda saplantı halinde yaygınlaşmaya başladı. Bronzluğunu hiçbir zaman yeterli bulmama ve hep daha çok kararmayı isteme şeklinde tanımlanan tanoreksiya, cilt kanseri, katarakt ve erken yaşlanma gibi korkunç sonuçlara davetiye çıkarıyor.
Güneşlenmek, son yıllarda yerini saplantılı bir bronzlaşma tutkusuna bıraktı. 'Tanoreksiya' olarak adlandırılan bu saplantı, gizliden gizliye sağlık sorunlarına yol açıyor. Tıpkı zayıflama hastalığı olarak adlandırılan 'anoreksiya' gibi 'tanoreksiya' da bir tür hastalık. Bu hastalığa yakalanan ve 'tanoreksik' olarak adlandırılan kişi, ne kadar bronzlaşırsa bronzlaşsın, bunu asla yeterli görmüyor. Hep daha çok bronzlaşmak isteyen kişi, farkında olmadan korkunç hastalıklara davetiye çıkarmış oluyor. Bağışıklık sistemi çökmesi, katarakt, erken yaşlanma ve cilt kanseri gibi telafi edilmesi zor birçok hastalığa neden olan bu durum, ilginç ruhsal tepkilere de sebebiyet veriyor. Ten renginde az da olsa renk açılması olan kişi, kendini rahatsız hissetmenin ötesinde, bunalıma kadar sürüklenebiliyor. Dünyada tanoreksiklere örnek olarak Paris Hilton, Christina Aguilera ve Victoria Beckham; Türkiye'de ise Pınar Altuğ, Nükhet Duru ve Eda Taşpınar gibi isimler gösteriliyor.
'DNA HASARI YAPIYOR' Anadolu Sağlık Merkezi Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Özgüroğlu, 'tanoreksiya'yı zayıflama saplantısına benzer bir saplantı olarak tanımlıyor. İnsanların kendilerini ancak çok koyu bronz oldukları zaman güzel hissettiklerini belirten Özgüroğlu şöyle konuşuyor: "Bronz olmak o insanlar için sağlıklı ve güzel olmakla eş anlamlı. Bronz olmadıkları zaman kendilerini rahatsız hissediyor, sürekli bronzlaşmanın yollarını arıyorlar. Sürekli bronz kalmanın günümüzdeki en kolay çözümü ise solaryumlar. Böylece kışın da bronz olabiliyorlar. Cilt kanserinin oluşumu kronik güneş hasarına bağlı olduğu için hemen ortaya çıkmıyor. Ancak yavaş yavaş DNA hasarı insanları bu hastalığa götürüyor. Özellikle bronzlaşma saplantısı olan insanları uyarıyoruz ancak onlar durumu net şekilde göremiyor. Güneş yanığı nedeniyle acı çekmelerine karşın güneşe çıkmayı sürdürüyorlar."
'TAKINTI GİTGİDE ARTIYOR' Nişantaşı Alman Hastanesi Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Belma Bayraktar ise son dönemde bronzlaşma takıntısı olan hastaların sayısının gittikçe arttığına dikkat çekiyor: "Grup psikolojisiyle hareket edip yoğun bronzluğun daha güzel olduklarını düşünüyorlar. Bir noktadan sonra bu konuda mantığın yerini alışkanlık alıyor. Cilt sorunları ortaya çıktığında bile bronzlaşmayı sağlıklarının bozulması pahasına sürdürüyorlar. Bunun bir örneğine geçtiğimiz günlerde kendi hastamda rastladım. Yüzünde kanser oluşmuş ve tedavi sürecine girmiş bir hastamın tedavinin ardından bronzlaşmaya gittiğini gördüm. Kendisini başka türlü mutlu hissetmediğini söyledi. Güneşin mutluluk hissi verdiğini kabul ediyoruz ancak kansere davetiye çıkaran bu yol yerine başka yöntemler geliştirmek gerekli. Bronzlaşma saplantısına paralel olarak kanser vakaları da hızla artıyor."
'TEDAVİSİ UZUN SÜRER' Tanoreksiya'nın bir tür takıntı olarak adlandırılabileceğini söyleyen Acıbadem Hastanesi Psikiyatristi Doç. Dr. Ece Orhon ise, bu hastaların tedaviye yanaşmadığını belirtiyor: "Çok zorlanırlarsa dermatologlara başvuruyorlar ve sorunları çözülür çözülmez, hatta bazen tedavi aşamasında yine bronzlaşmaya devam ediyorlar. Aynen anoreksiya gibi ne kadar kilo verirse versin kendisini şişman hisseden hasta, burada da ne kadar bronzlaşırsa bronzlaşsın hiçbir şekilde tatmin olmuyor. Takıntı tedavisi uzun süreç ister. Kişi ancak bunun ciddi bir rahatsızlık olduğunu fark ederse tedaviye başlar. Üstelik terapinin yanında ilaçlı tedavi görmesi de gerekebilir."
Sezen BAŞARAN / GÜNAYDIN
|
|
|
|
|
|
|
|
|