|
|
|
|
|
|
Korsan albümümüzü yapabilirsiniz dedik
Zardanadam, ilk 'resmi' albümleri 'Dibini Gör' ile rock müzik dünyasına merhaba dedi. Aslında bu onların ilk merhabası değil. Çünkü grup, bundan önce 4 'self albüm' ile kendine bir dinleyici kitlesi kazanmıştı. Önceki albümlerinin korsanlarının yapılmasına aldırmayan grup, korsanla mücadelede bir yanılsama olduğu iddiasında.
İsimlerini ilk kez duyduğunuzda yadırgıyorsunuz; "Zar mı, nasıl yani?", "Kardan adam gibi mi?"... Hatta isim gereği karşınızda tek bir kişi varmış hissine kapılabiliyorsunuz ilk duyduğunuzda. Adları
'Zardanadam'. Zarın 6 yüzünün olması gibi onlar da 6 kişiden oluşuyor. Ritm gitarda Utku Doğruak, solo gitarda Tolga Kaya; davulda Cem Polat, basta Utku Kırca - Paşa Altınlar ve vokalde Erbatur Çavuşoğlu'nun olduğu Zardanadam'ın müziği genel anlamda Türkçe sözlü rock müzik olarak adlandırılsa da, grup üyeleri, punk, hard rock, heavy metal, blues ve hatta jazz'dan bile etkilendiklerini söylüyor. Grubun solisti Erbatur, nasıl bir araya geldiklerini şöyle anlatıyor: "2001'de kurduk grubu. Herkes lise yıllarında müziğin içindeydi. Daha sonra üniversitelerimizi bitirip çalışmaya başladıktan sonra baktık ki müzikten ayrı kaldık. 'O günlere geri dönelim' dedik ve 2001 yılında tekrar müzik yapmak için bir araya geldik. Önce kendimize küçük bir yer tuttuk. Sonra kayıtlar başladı ve kayıtları insanlarla paylaşmaya başladık."
'BİR İLKE İMZA ATMIŞIZ' Zardanadam'ın ilginç macerası ise işte tam böyle başlıyor. Grup aslında 3 hafta önce piyasaya çıkan 'Dibini Gör' adlı ilk albümlerinin öncesinde; Mart 2002'de 'Tamamböceği', Aralık 2002'de 'Korsan' adlı iki albüm, Mayıs 2003'te 'Süreyya' ve Ocak 2004'te de 'Sevgililer Günü' adlı iki self-single daha çıkarmıştı. Ancak bu albümler herhangi bir plak şirketinden çıkarılmadığı için resmi albümler değildi. Bu 4 albüm, 'self albüm' olarak; yani dağıtımından, paketlemesine ve çoğaltmasına kadar her şeyini kendilerinin hazırladığı albümler olarak dinleyiciyle buluştu. Bu gelişmeleri ise şöyle anlatıyor Erbatur ve Tolga: "Önce dostlarımıza dağıtmaya başladık kendi yaptığımız albümleri. Sonra bunlar onların arkadaşlarının ilgisini çekti... Böyle böyle el altından yayılmaya başladık. Sonra radyoların da eline geçince albümlerimiz, bir anda on binleri aşan sayıda albüm dağıtmış olduk. İki sene kadar böyle devam ettikten sonra anladık ki artık bu 6 kişinin hem maddi, hem zaman, hem de emek olarak altından kalkabileceği boyutların ötesine ulaştı. Bu süreç, bizi yasal bir albüm yapmaya itti. Yani 3 yıl içinde aslında 2 self albüm, 2 single ve son olarak ilk yasal albümümüz olan 'Dibini Gör'ü yapmış olduk." "Alın bizim albümlerimizin korsanını yapabilirsiniz" diyebilecek kadar yapımcıların karşısında durabildiklerini söyleyen grup, bu yaz BarışaRock ve Rock İstanbul'da sahne alacak.
'EVDE 12 BİN CD BASTIK' * Son zamanlarda rock müziğin çok tutulması ve yeni grup ve isimlerin çıkması sizin için de itici bir güç mü oldu? Rock müzikte bir patlama olduğu söyleniyor. Ama şu anki gelişmelere patlama demenin gerçekçi olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü hâlâ stadyumları doldurabilecek güçte, dünya çapında ün kazanmış gruplarımız yok. Medyanın ve büyük plak şirketlerinin ilgisi biraz rock müziğe doğru döndü. Bunun sebebi sadece birkaç başarılı prodüksiyon olması değil. Senelerdir ciddi bir hareketlenme vardı rock müzikte. Bizim albüm yapmamız, bu varsayılan patlamaya katılmak düşüncesiyle olmadı. Biz 12 bin CD'yi evde tek başımıza CD Writer'da ürettik bugüne kadar. Talep gelince bunu fabrikasyon bir şekilde üretmek gerekiyor.
* Bir yerde sahne alıyor musunuz? Sadece kendi şarkılarımızı yaptığımız için daha çok festivalleri tercih ediyoruz. Bar programlarını çok sevmiyoruz. Kurulduğumuzdan itibaren bütün üniversite şenliklerine gitmeye çalıştık. Barlarda da çaldık ama bizim programımız daha çok konser gibi geçiyor.
* Sektör korsanla baş etmeye çalışırken bunu söylemekten çekinmiyor musunuz? Korsanla ilgili mücadelede bir yanılsama var aslında. O söylemlerin ardında bazı gerçekler var, bazıları ise yalan. 'Sanatçıların haklarını korumak için korsana hayır' diyorlar ama sözleşme aşamasında "Siz albümden fazla kazanmazsınız. Ondan size düşük yüzde verelim. Siz konserlerden kazanırsınız" diyorlar. Dolayısıyla o para zaten büyük şirketlerin cebine giriyor. İkincisi Türkiye'deki alım gücü çok belli. Alt gelir grubundan insanların müzik dinleyebilmesi için korsana ihtiyaçları var. Dolayısıyla bize o tarafta Korsana hayır demek' bir anda da sadece zenginler müzik dinlesin diğerleri dinlemesin demek olurdu. Biz kendi müziğimizden para kazanmak istemediğimiz için kendi müziğimizi isteyenlere çoğaltıp verdik. Bunda sorun görmedik.
SEZEN BAŞARAN - GÜNAYDIN
|
|
|
|
|
|
|
|
|