Ey Türk Gençliği!
Önümüzdeki yıl bu yıl kazanamayanlarla birlikte şansınızı yeni kayıp adaylarıyla bir kez daha deneyeceksiniz.
En büyük vazifen ne yazık ki, ÖSS'de iyi bir puan kazanmak oldu. Yarın sabah 1 milyon 770 bin kişinin arasından sıyrılıp bir üniversiteye kapağı atarsan vazifeni yerine getirmiş olacaksın. 1923'te kurulan Cumhuriyet seni içinden çıkılmaz bir açmaza soktu. Geride kalan 18 yılın, ilk ve orta öğretimdeki başarının, özel ilgi alanlarının hiç önemi yok. Önemli olan tek şey, yarın sabah A, B, C, D, E şıklarından birini doğru işaretlemek. İster bilginle, ister şansınla. Her üç yanlışın sadece bir doğru cevabını götürmekle kalmayacak, hayatının yönünü de belirleyecek. Yarın sabah yapacağın tercihler sonucu uluslararası bir bilim adamı da olabilirsin herhangi bir devlet dairesinde memur da. Bu senenin kurbanları siz olacaksınız. Görünen o ki, kimse bu acımasız sistemi değiştirmek için çaba harcamıyor. Ankara'ya hakkınızı koruması için gönderdiğiniz büyükleriniz Cumhurbaşkanlığı, Irak, Suriye gibi önemli konularla öylesine meşgul ki, gençliğin haline dönüp bakmak akıllarına gelmiyor. Onlar vatanı kurtarıyor ama sizin geleceğinize pek önem vermiyor. Türkiye gençlerini sadece bu sınava hazırlıyor. Daha donanımlı, daha kültürlü, daha fazla lisan bilen, kendine daha güvenli gençler yetiştirmek kimsenin derdi değil. Milli Eğitim, özel dershanelere emanet edilmiş durumda. Sınav bitince sonuç ortaya çıkıyor. Kimse Milli Eğitim Bakanı ile poz vermiyor. Sınavı kazananlar üstlerine dershane tişörtü geçirip dershanenin müdürü ile poz veriyor. Gençler artık mezun olduğu liseyle değil, gittiği dershane ile övünür hale geliyor. Anılar lise yıllarına değil, dershane yıllarına ait oluyor. Ünlü yazarlar, eserler A, B, C şıklarına sığdırılıyormuş olsun varsın, önemli olan Savaş ve Barış'ı okumak değil zaten, kimin yazdığını ve Rusya'da geçtiğini bilmek yeterli bu sistemde. Kazananlarınızı da öyle mükemmel bir gelecek beklemiyor maalesef. Ezberci sistemin devamı, yasakçı, baskıcı bir üniversite dönemine hazırlayın kendinizi. Birkaç istisnası dışında, ne giyeceğinize, ne düşüneceğinize, ne düşünmeyeceğinize karar veren dev bir yapının parçası olacaksınız. Dört yıl gidip geleceksiniz ve sonunda ne işe yaradığına çok emin olamadığınız bir diploma, birkaç bilgi kırıntısı ile kapının önüne konulacaksınız. Kazanamayanlarınıza söyleyecek fazla bir şey yok bile. Onlar Türkiye'nin her geçen gün artan işsizler ordusuna katılacaklar, ellerinde kamyon ehliyeti almaktan başka bir işe yaramayan lise diplomalarıyla. Birkaç ay üniversite sistemi, eğitim düzenini tartışacağız. Sizleri konuşturacağız, sonra biz de unutacağız, siz de, Ankara'daki abileriniz de. Her şey normale dönecek. Önümüzdeki yıl, bu yıl kazanamayanlarla birlikte şansınızı yeni kayıp adaylarıyla bir kez daha deneyeceksiniz. Sayınız patlama noktasına gelinceye kadar kimsenin dönüp size bakacağı yok zaten. İş patlama noktasına geldiğinde kimse çözebilir mi, o da bilinmez.
|