Anadolu ihtilali
Buyurun cenaze namazına. 14 Anadolu takımı dün İstanbul'da bir araya gelerek, naklen yayın gelirlerinde istedikleri değişiklik olmaz ise, 20052006 Süper Ligi'ne katılmayacaklarını açıkladı. Kulüp başkanları kararlarından dönmeyeceklerini de taahhüt altına almak için hazırlanan metne imza koydular. Türkiye Futbol Federasyonu bir yandan 4 büyükler (Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzon) diğer yandan 14 Anadolu takımı arasında sıkıştı. Anadolu takımlarının isteklerini kabul etse, bu kez de büyükler ligden çekilme kararı alacak. Ancak paniklememek gerekiyor. Daha önce de belirttiğim gibi kaos yaşanmadan, futbol kalitesini yükseltecek, takımlar arasındaki uçurumu azaltacak gelir dağılım modeli bulunmayacaktı zaten. Çünkü 4 büyükler ve onların basındaki bazı bilgisiz amigoları konuyu çarpıtmakta ve olayı anlamamakta ısrar ediyorlar. (İlgilisine: Pişmanlık duygusu yaşamamak için demagojiye dayanan çapsız tartışma zeminlerinden uzak duruyorum.) Türkiye'nin önünde iki yol var. Birincisi, ligin değil havuzun dağılması. Böylece, her futbol takımının kendi sahasındaki maçları yayınlama imtiyazına kavuşur. (İlgili yasa naklen maç yayın hakkının nasıl kullanılacağını, Futbol Federasyonu'nun yetkisine bırakıyor. Bu yasanın da değişmesi gerekiyor.) Aynı İtalya'da olduğu gibi. Bu alternatif, Anadolu takımları için bir yıkım olacak. Ancak asıl darbeyi, her yıl maçları naklen yayınlansa da yayınlanmasa da, havuzdan 10 milyon doların üzerinde gelir elde eden Beşiktaş ve Trabzonspor yiyecek. Sahalarında oynayacakları maçlardan 3 milyon doları bile zor kazanırlar. Galatasaray ve Fenerbahçe gibi reytingi yüksek takımların geliri ise 5-7 milyon dolar arasında kalır. Şu anda elde ettikleri geliri de mumla ararlar. Bu yol seçilirse ligde takımlar arasındaki denge iyice bozulacak, amigo yazarların bile kendi takımlarını övme isteği kalmayacak. Türk futbolu hızla kan kaybedecek. ( Ne kadar kaldıysa!) İkinci yol belli. Fransa, İngiltere, Almanya, İspanya gibi ülkelerde uygulanan sistemi Türkiye'ye uyarlamak. Önce diyalog gerekiyor. Kısa vadeli çıkarları bir kenara bırakıp, futbol ekonomisini büyütecek modelde anlaşmak gerekiyor. Fransız modeli, şifreli naklen yayınlardan elde edilen gelirin yüzde 90'ını tüm takımlara eşit olarak dağıtılmasını öngörüyor. İngiliz modelinde ise (Anadolu takımlarının isteğine benziyor) gelirin yüzde 50'sini eşit, yüzde 25'ini başarı primi, yüzde 25'ini ise reytingi yüksek takımlara (naklen maçı en çok yayınlanan) veriliyor. Bir başka şık ise, 14 Anadolu takımının veya 4 büyüklerin liglerden çekilmesi. Bu ise adil bir sistemin doğuşunu, çok daha sancılı ve politikacıları da işin içine çeken bir sürece bağlar. Ayrıca, Türk Futbolu, Federasyon tarafından yönetiliyor. Federasyonun üst organı Genel Kurul. Genel Kurul ise, naklen yayın gelirlerinin nasıl dağıtılması gerektiğine dair bir karar aldı. Bu karara Futbol Federasyonu Başkanı Levent Bıçakcı'nın uymaması hukuk skandalı yaratır. Yani konu mahkemelik olmaya aday.
|