Kardelenler
Gözleri parlıyordu. Geleceğe umut taşıyorlardı. Güzel ve saftılar. Onlara "Kardelenler" adını takmışlar. Koşullara inat, kış günü, karın bir yorgan gibi örttüğü toprağı delen, karın üstüne çıkan bembeyaz, başı eğik çiçeğin ismiyle anılmaları boşuna değildi. Onlar kız öğrencilerdi. Milyonlarca kişi için olağan sayılan öğrenim hakkını kullanabildikleri için şanslı sayılıyorlardı. Bu şansı kullanabildikleri için tören yapılıyordu. Bu şansı onlara sunan kişi ve kurumlara teşekkür etmek için minik elleriyle alkış tutuyorlardı. Karnelerini gururla alıyorlardı. Mardin'de binlerce yıllık medresenin avlusunda toplanan ve gözyaşlarına yenik düşenler ise bizlerdik. "Eğitimin önemini algılamış 20 kurum daha genç kızların okullaşmasına katkı sağlayabilse ve 100 bin kıza daha burs katkısı yaratabilsek, eminim ki ülkemizdeki pek çok sorunun çözümünü de sağlayabiliriz." Bu sözler, bitip tükenmez bir enerjiyle, bu kızları bulan, onlara cesaret aşılayan, ışıklar yakan, sponsorlar bulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan'a ait. Haklı.
Saylan, ideallerine Turkcell'i de ortak yapmış. Turkcell ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nce 2000'den beri sürdürülen "Kardelenler" projesiyle, her yıl Türkiye genelinde 41 ilde 5 bin kız öğrenciye öğrenim bursu sağlanıyor. Projenin amacı basit: Maddi yetersizlik nedeniyle öğrenimlerine devam edemeyen kız çocukların eğitime devam edebilmesi. Eğitim onları meslek sahibi ve ufku açık "birey" yapacak. Bugüne kadar 8 bin 300 kız öğrenciye burs vermişler. 4 bin 400 öğrenci liseden mezun olmuş. 250 öğrenci üniversiteyi kazanmış. Ayrıca, Turkcell, TED Koleji ve Dernek tarafından ortaklaşa yürütülen bir çalışmayla 26 kız öğrenci TED İstanbul Koleji'nde öğrenim görüyor.
Doğuda bir öğrencinin okula devam etmesi sizce ne kadar bir paraya ihtiyaç var? Okula gidip gelinecek, defter kalem, önlük alınacak. 200 bilemediniz, 300 milyon lira yetebiliyor. Milyonlarca öğrenci için belki de okul harçlığa kadar bir paradan bahsediyoruz. Fakirlik, açlık sınırına dayanan ailelerin bulamadığı işte bu. Her yıl 4 bin 500 kişiye iş bulmak kadar önemli, 4 bin 500 kız öğrencinin okula devam etmesi sağlamak. Belki çoğu iş sahibi olmayacak, belki pek çoğu üniversiteye bile giremeyecek. Ama olsun, şimdiden "birey" olmanın farkına varmaya başladılar. Yarın anne olacaklar. Okulun, eğitimin önemine gören bireyler olarak çevrelerini değiştirmeye başlayacaklar. Bundan daha büyük zenginlik olur mu? Bu zenginliği o kızların gözünde gördüm.
Desteğin o kız öğrenciler için ne anlama geldiğini bir kardelen kadar kimse bilemez. İşte onlardan birinin kürsüden söylediği: "Bizim de düşlerimiz, hayallerimiz vardı. Biz de öğretmen olup öğrenci okutacaktık, doktor olup hasta bakacaktık. Kimbilir hakim olup adalet dağıtacaktık. Ama bir düştü bunlar bizim için. Ne bir hakim olabilirdik, ne de bir öğretmen 'İmkânsız' diye düşündük. Hep yarınlara bıraktık düşlerimizi. Biz yarınlara bırakırken düşlerimizi, bir umut çaldı kapımızı, bir ışık göründü karlı dağların ardından. Neden olmasın dedik katıldık bu kervana. Hayat zifiri bir karanlıkken sütten beyaz bir aklığa büründü adeta. Yenilgiyi daha baştan kabul etmedik. Hiçbir yetkin doktor hastasının iyileşemeyeceğini kabul etmez. Ümidi olmasa bile elinden gelen her şeyi yapar; en son dakikaya kadar her türlü çabayı gösterir. Evet, bunları da biliyorduk. Çünkü bizi destekleyen birileri vardı, artık hayallerimiz düşlerimiz değil de hedeflerimiz vardı. Atatürk'ün de dediği gibi artık çağdaş yaşamın destekçileriydik bizler. Bunca sis bunca kar arasında açabilirdik yapraklarımızı, bir kardelen misali. Hayatı tam on ikisinden vurabilirdik artık. Kim bilir biz de ümit olurduk, örnek olurduk yarınlara." Kardelen kızımız "Bize verilen desteğin her zerresini bu topraklara geri vereceğiz" dediğinde gözyaşlarını tutmak artık imkânsızdı.
|