Özgürlük mü dediniz!
Başbakan'a da ABD'de "Cesaret Madalyası" verilmişti, sanırım. Başkaları, ABD'li karikatüristler de meslektaşları Musa Kart'a "Cesur Başbakan'ın davası"ndan ötürü "Cesaret Madalyası" verdiler. İkisi de aynı zamanlarda ABD'deydi. Hangisi "daha cesur", bilemeyiz. Başbakan'ın işi elbette daha zor; koca bir ülkenin sorumluluğunu sırtında taşıyor. Musa'nın işi daha kolay; o ülkede yıllardan beri böyle sorumluluk taşıyanların sorumsuzluklarını eleştiriyor. Başbakan daha mı cesur bilemem ama, tabii daha etkili. Mesela Musa'yı dava etti, mahkum ettirdi. Musa Başbakan'ı dava etmedi hiç. Musa'nın karikatürünün suçu "Başbakan'ı üzmek" idi. Ama, Başbakan, başbakanlar hiç kimseyi üzmüyor muydu ki. Üzülenlere tazminat ödüyorlar mıydı? O kadar mı cesurlardı yani.
Başbakan, Musa'nın (başkalarının da) eleştiri, değerlendirme, ifade, mizah özgürlüğünü mahkemelerde süründürürken... Kızı için "özgürlük" arayan bir baba aynı zamanda ve o özgürlüğün Türkiye'de olmadığından şikayet edip ABD'de olmasını takdirle karşılayan bir başbakan. Biz, ben mesela, başkaları da... Başbakan'ın başbakan ve imkan sahibi olduğu, iyi gün (ve kötü gün) dostları bulunduğu için ABD'de okuyabilen çocuklarının Türkiye'de okuyabilmesini... Çocuklarını üniversite kapısına kadar getirip başındaki türban veya örtü yüzünden oraya sokamayanların, ABD'ye filan yollayamayanların, o çocukların hakkını da savunabiliriz. Savunuruz. Ama Başbakan... "Özgürlük" derken; kendi ülkesini şikayet edip ABD'ye bayılırken... Aynı anda "Musa'nın eleştiri özgürlüğü"nü savunmaz, savunamaz. Başbakan'ın bir çok dostu da, "başkalarının özgürlükleri"ni de aynı içtenlikle savunmadıkları için kendi çocuklarının özgürlüklerini ABD'ye havale eder. Başbakan, bugün kendi çocuklarının özgürlük meselesinden yakınan bir baba olarak... Baba olmadan önce ve daha sonrasında... Misal, bir bildiri dağıttı diye... Misal, duvara afiş yapıştırdı diye... Misal, bir slogan attı diye... "Terörist" muamelesi görüp okullarından atılan, işkencelere yatırılan çocukların özgürlüklerini hiç savunmuş mudur? Biz, ben mesela, başkaları da... Başbakan çocuklarının da, o çocukların da özgürlüklerini savunmaya çabalarız. Musa'nın hakkını da, İsa'nın yahut Bilal'in hakkını da. Uğursuzlukların yuttuğu Uğurlar'ın, mayınların parçaladığı çocukların hakkını da... Aynı anda savunabildiği gün bir başbakan... Bir başbakan oğlu ve kızı ve dostu ve partisi ve arkadaşları filan... Savunabildikleri, içtenlikle sahiplenebildikleri an... "Özgürlük" ten sahiden bahsedebiliyorlar demektir. Sahici bir şeyden.
|