|
|
|
|
Fabrikasyon nikahlar
Evliliklerin arttığı yaz aylarında nikah salonlarının önündeki kuyruklar da artıyor. Giriş çıkışlar dahil onar dakikalık bir tempoyla kıyılan hızlandırılmış resmi nikahlar olayın tüm saygınlığını ortadan kaldırıyor.
Gelin, bembeyaz gelinliği içinde, bir kuğu zarafetiyle babasının kolunda yavaş yavaş ilerler. Davetliler, yanlarından geçip karşıda kendisini bekleyen damada doğru adım adım yoluna devam eden gelini duygu dolu bakışlarla izlerler. Her anı doya doya yaşanan ve bir ritüele uyularak sürdürülen bu törenin sonunda genç çiftin beraberliği toplumca tescil edilmiş, gençler, törende hazır bulunanların huzurunda, "ölüm onları ayırana dek" evlilik müessesesine ilk adımı atmış olurlar. Bu sahneyi filmlerden, dizilerden bilirsiniz. Eminim herkes gibi siz de filmdeki çiftlerin bağlılık yeminini ettiği bu anı keyifle, sanki yakınınızmış gibi izler, sahnenin keyfini çıkarırsınız. Yapımcılar da bunun bilincinde oldukları için ne zaman filmin ya da dizinin temposu düşse, izleyicilerin dikkatinin filme yoğunlaştırmaları istense, böyle bir nikah sahnesi oluştururlar.
PARAN VARSA KRALSIN Evlenme, dünyanın her yerinde toplumu toplum yapan, insan hayatının en önemli aşamalarından sayılır. Evlilik bağının kurulduğu ve bir daha tekrarlanamaz o an, her zaman önemsenir. Keseniz elverirse, siz de en lüksünden bir şölen düzenleyip, örneğin tam nikâh kıyılırken görkemli bir havai fişek gösterisi de yaptırabilirsiniz. En büyük otelin en haşmetli salonunu tutar, evlendirme memurunu buraya getirtir, sinema yönetmenlerini kıskandıracak görkemde bir tören hazırlamaları için bu işlerle uğraşanlardan yardım alabilirsiniz. Laik cumhuriyetimizin, evlenmeye kalkan vatandaşlarımıza belediyeleri aracılığıyla layık gördüğü resmi nikah ise oldukça farklı. Bunu, geçtiğimiz hafta sonu bir yakınımın nikâhında bizzat gözlediğim biçimiyle sizlere aktarmak istiyorum. Yer Kadıköy Evlendirme Dairesi. 29 Mayıs Pazar, saat 16.20. Davetiyede böyle yazıyor. İlk sorun araç otoparkında yaşanıyor. İşi bitip kendilerini dışarı atmak isteyenlerin araçlarıyla bir an önce nikâha yetişmek isteyenlerinki dar ve küçük otoparkta tam bir keşmekeş yaratıyor. Nikâh saatini kaçırmaya kıl payı kala nihayet arabanın burnunu sokabilecek kadar bir yer bulabiliyor ve koşar adım Kadıköy'ün tüm cephesi renkli cam kaplı modern evlendirme dairesinin yolunu tutuyorum. Nikâh salonunun girişi binanın arkasına atılmış, ana kapının önünde büyük bir kalabalık yığılmıştı. Kimsenin pek fark etmediği küçük bir kapı bulup içeri süzüldüm. Bu arada kapının üzerine yerleştirilmiş, elektronik bir tablodan, nikâh sırası takip edilebiliyordu. Anlaşıldığı kadarıyla her on dakikada bir, bir nikâh kıyılmaktaydı. Dolayısıyla modern bir nikâh fabrikasında bulunduğunuzu en geç levhadaki listeyi gördüğünüzde fark etmiş oluyordunuz. Olayın "assolistleri" sayılan ve filmlerde en son salona alınan gelinle damat, son uygulamayla herkesten önce masanın başına oturtuluyor. Aynı anda şahitler de nikah masasına çağrılıp yerlerini alıyor. Derken bir anda evlendirme memuru ortalıkta beliriveriyor. Ve bundan sonra her şey bir buçuk dakika içinde sona eriyor. Bu kadar kısa sürede mahalle muhtarında nüfus sureti bile çıkartılamaz. Ama aylar öncesinden bu an için hazırlanmış genç çift, ne olduklarını anlayamadan kendilerini "karı koca" olarak buluyorlar. Zaten hiç kimsenin ne olduğunu anlamasına imkân yok. Zira daha çiftin birbirini tebrik etmesine fırsat bırakmadan mahkeme mübaşiri tonunda bir anons, çiftin ve davetlilerin "A" kapısından salonu terk etmeleri isteniyor. İçerdeki davetlilerin ancak üçte birinin nikâh salonundan ayrılıp yan tarafa geçmelerinden, geri kalanların en manzaralı koltukları tutan ve kendi yakınlarının nikahını oturarak bekleyenler olduğu anlaşılıyor. Salonun öteki tarafına açılan bir de B kapısı var. Bir nikahın davetlileri B kapısına yönlendirilmişse, bir sonraki A kapısından salonu terk ediyor. Böylelikle on dakika aralıklarla kıyılan nikâhların davetlilerinin kalabalık yaratmaması umuluyor. Ama uygulamada hiçbir şey değişmiyor. Çıkışta henüz binayı terk edememiş önceki üç nikâhın kalabalığı arasında son evlenen çift de zor bela kendilerine sakin bir köşe buluyor, bizler de sonunda onları kutlama olanağına kavuşuyoruz. Bu sırada B kapısından çıkanların da yan tarafta benzer bir kargaşa içinde olduklarını tahmin etmek zor değil. Nihayet kendimi bu evlilik fabrikasından dışarı atıp arabamı da otoparktan hasarsız çıkardıktan sonra düşünüyorum. Yakınım ve eşi çok önceden bugün için hazırlanmışlardı. Davetli listeleri oluşturulmuş, olabildiğince zarif bir davetiye bastırılmış, ailelerin seferber olmasıyla davetlilere ulaştırılmıştı. Gelinlik türlü modeller arasından seçilmiş, gelin çiçeği için uzun uzadıya kafa yorulmuştu. Damat belki de yıllarca bir daha giymeye fırsat bulamayacağı son moda bir smokin almış, gelinin saç yapımı ve makyajıyla hazırlık maratonu sonuçlanmıştı. Ancak giriş çıkışlar dahil, onar dakikalık bir tempoyla kıyılan hızlandırılmış resmi nikah bütün bu hazırlıkları boşa çıkarmıştı.
LÜTFEN BİRAZ SAYGI Diyeceksiniz ki onlar da kesenin ağzını açıp lüks bir otelde, hiç değilse mütevazı bir düğün salonunda nikah kıydırsalardı. Ben öyle düşünmüyorum. Devletimizin, parası olsun olmasın, her vatandaşına hak ettiği saygının gösterilmesini sağlayacak güce sahip olduğuna inanıyorum. Kendi hastanelerini çağdaş halde tutmaya devletin gücü yetmiyor, siz de özel hastanelere gidin; devlet üniversitelerinin olanakları yok, siz de çocuğunuzu ne yapıp edin, bir vakıf üniversitesinde okutun diye başlayıp gelişen bir tutum var. Bu, başka alanlara da sıçramaya başladı. Ancak bu mantıkla vatandaşına olan sorumluluklarını devreden bir devlet, vatandaşlarının da ona olan saygı ve güveninin azalacağını bilmek durumunda. 21. yüzyıl Cumhuriyet Türkiyesi'nde toplum açısından böylesine önemli laik resmi nikah bu denli özensiz, sıradan ve bu denli saygıdan yoksun bir hale getirilmemeli. Evliliklerin daha da artacağı yaz aylarına girdik. Umarım çok önceden bu mutlu ana hazırlanan çiftler ve yakınları hak ettikleri saygıyı bir an önce görürler.
|
|
|
|
|
|
|
|
|