Neden satıyoruz?
Özelleştirme niçin yapılır? Devlet Hazinesi'ne gelir elde etmek için mi? Tüpraş'a bakalım. 3 yıl önce bu şirketin yüzde 31.5'i halka, 1 milyar 139 milyon lira bedelle satıldı. Tüpraş'ın yüzde 1'lik payı 36 milyon dolar ediyordu. Geçen yıl, Zorlu-Tatneft konsorsiyumu, Tüpraş'ın yüzde 65.76'i için 1 milyar 302 milyon dolar vermişti. Yani yüzde 1'nin değeri 19.7 milyon dolar inmişti. Mahkeme bu satışı iptal etti. Ardından birkaç ay önce Tüpraş'ın yüzde 14.76'sı Global Menkul Kıymetler aracılığıyla yurtdışı fonlara 446 milyon dolara satıldı. Tüpraş'ın yüzde 1'lik değeri bu kez 30 milyon dolara çıkmıştı. Bugün aynı payın borsa değeri 33 milyon dolar ediyor. Peki Tüpraş'ın satılacak yüzde 51 değeri ne olacak? Yukarıdaki verileri referans alırsanız, 1 ile 1.6 milyar dolar arasında bir gelir beklenebilir. Bu para, her yıl yüzmilyarlarca dolar iç ve dış borç çeviren Türk Hazinesi'ni keser mi?
Tüpraş'a kimler talip? Yabancı firmalara baktığımızda sahiplerinin devlet olduğu anlaşılıyor. Onlardan birinin alması durumunda "Tüpraş devletleştirildi" denilemez mi? Eylül ayında sonuçlandırılması hedeflenen ihalenin en güçlü alıcıları kim olacak? Bu sorunun yanıtını ararken, öne Zorlu ile OYAK grubu çıkıyor. Petrol Ofisi'nin şartname alması sizi yanıltmasın. POAŞ'ın ortağı İş Bankası'nda, Tüpraş'ın satın alınmasına yönelik bir eğilim pek yok. OYAK ise Ereğli ile Tüpraş arasında tercih yapacak. Zorlu hedefine kilitlenmiş görünüyor.
Özelleştirme İdaresi'nin eski yöneticilerinden Süleyman Yaşar'ın bir yazısı dikkatimi çekti. Yaşar, "Özelleştirmenin ölçütü, özelleştirme sonrasında tüketiciye sağlanacak toplam faydanın miktarıdır. Toplam faydanın ne olacağını 6 temel soru belirler: Özelleştirilen şirketlerin ürettiği ürünlerin fiyatı düşecek mi? Fayda dağılımı değişecek mi? Yüksek üretim elde edilecek mi? Çalışanlara, vergi mükelleflerine, ihracata, üreticilere özelleştirmenin etkisi ne olacak? Kalite ve çeşide ulaşılacak mı? Yenilik yapılacak mı? Eğer bu sorunun tümüne "evet" deniliyorsa, devlet şirketinin özelleştirilmesinde sorun yoktur." Yaşar, başka bir kriter daha sunuyor: "Politikacı ile bağlantısı olan ticari faaliyet hiç bir zaman ekonomik açıdan etkin olamaz ve kamu yararı zedelenir."
Devlet mülkiyetinde olan her işletmede politikacı etkili olmak zorunda mı? Politikacı ile bağlantısı olmayan devlet işletmesi mümkün değil mi? Eğer öyle ise, Avusturya veya İspanya'nın devlet şirketleri niye özelleşmiyor da, Türkiye'den Tüpraş'ı satın almaya gelebiliyor? Onların politikacılarını kim engelliyor? Sorun sadece mülkiyet yapısında değil anlaşılan
Tüpraş'ın özelleştirmesine karşı olduğum için değil, (pazarların yabancılaşmasına itirazım var) bu sorular kafama takıldığı için soruyorum. Hem özelleştirme karşıtlığına gerek yok. Özelleştirme İdaresi en büyük güvence sayılır! Geçen yıl, ihalenin iptal gerekçelerinden biri, ÖİB'nin bir takım idari hatalarıydı. Şimdi ise satış için Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun kararı yok. Petrol-İş Sendikası bunu gerekçe göstererek, tekrarlanan ihalenin iptali için dava açtı bile. Mahkeme iptal kararı verebilir mi? Neden olmasın! Eğer Tüpraş ihalesi bir daha bu gerekçe ile iptal edilirse, ÖİB yöneticilerinin toplu istifasını vermesi gerekir.
|