Para Politikası Raporu'nda Merkez Bankası'nın şubat ayı itibariyle son bir yılda 19.8 milyar dolar olarak belirdiği sıcak para girişini irdelemeye devam ediyoruz. Sıcak para veya kısa vadeli sermaye ülkeye gelirken mali piyasalarda ve ekonomide yarattığı sonuçlar itibariyle herkesi hoşnut ediyor. * Öncelikle dalgalı kur rejiminde kuru düşürücü etki yapıyor. Gelen sermaye döviz arzı demek. Yerli enstrümanlara yatırılacaksa bunun bozdurulması da gerekiyor. Kur gerilerken yerli para değerlenmiş oluyor. Kur düşüşü ise enflasyon düşüşünü kolaylaştırıyor. Merkez Bankası'nın ekstradan para politikası araçlarını kullanmasına gerek kalmıyor. * Merkez Bankası'nın son Para Politikası Raporu'nda "Cari açık finanse ediliyor. Sorun yaratmaz" görüşü savunuluyor. Sıcak para girişi ile cari açığın finanse edilmesi ekonomi yönetiminin ve hükümetin işini kolaylaştırıyor. Politikacıyı cari açığı ve ekonomiyi daraltıcı önlemleri almaktan kurtarıyor. * Dışarıdan gelen sıcak sermayenin gittiği iki büyük alan var. Bunlardan biri hisse senedi piyasası. Özellikle şirket patronları ve borsacılar bu durumdan memnun. Çünkü yabancılar geldikçe şirket sahibi hem yeni arz yapabiliyor hem de dolaşımdaki hisselerin değerlenmesinden kazanç sağlayabiliyor. Yerli yatırımcılar da bu değerlenmeden pay alabiliyor. Takas- bank kayıtlarına göre İstanbul Borsası'nda işlem gören hisse senetlerinin toplamının yüzde 59.6'sı yabancılara ait. Bitişikteki tabloda nisan sonu itibariyle yabancıların elindeki hisselerin 15.9 milyar dolar olduğu görülüyor. * Sıcak sermayenin geldiği bir başka alan devlet iç borçlanma senetleri. Yukarıda görüldüğü gibi, nisan sonu itibariyle 14.9 milyar dolarlık yatırımları var. Bu haliyle iç borçlanmanın yüzde 11.1'i yabancıların kontrölüne geçmiş durumda. Yabancıların gelişi bir aşamaya kadar faizi düşürücü etki yaptığı için Hazine'yi de kısmen memnun ediyor.
Madalyonun öteki yüzü Kısmen diyoruz çünkü madalyonun öteki yüzü de var. Burada ülkeye gelen sermayenin amacı belli. Yüksek kâr elde etmek. Kâr elde edemediği yerden de gidiyor. Dün ABD Merkez Bankası Başkanı Greenspan'in konuşması da bu konuya dikkat çekiyordu. Sıcak parayı ülkede tutmanın yolu da yüksek reel faiz vermek. Yani ülkeye giren sıcak paranın devamını getirmek, ülkede kalmasını sağlamak yüksek faize bağımlılık oluşturuyor. Yabancılar yatırım yaparken hem reel faize bakıyor hem de oranların yumuşak bir düşüş içinde olmasını tercih ediyor. Sermaye kazancı elde etmek için. Faizin de belli bir düzeyin altına inmesi sıcak para girişini tersine çevireceğinden bir aşamada düşüş duruyor.
Fatura kime? Reel faizlerin inmesini engellediği için de sıcak para orta ve uzun vadede Hazine'nin aleyhine bir durum yaratabiliyor. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi. Reel faizler düşmesine düştü, ancak bu düşüş hız kesti ve yüzde 9'un altına inmekte direniyor. Kısa vadede reel sektör kendi tasarruf açığını bu yolla karşılaşa bile, orta uzun vadede reel faizlerin düşmesini engelleyerek sıcak para bu kesimlere fatura çıkartıyor. Yine reel faizlere bir alt sınır çizdiği için, sıcak paranın maliyeti kredi kullanıcılara ve tüketicilere de çıkıyor.
Bağımlılık döngüsü Evet cari açık finanse edildiği sürece sorun yok. Ama dış ve iç şoklar sıcak sermayeye yön değiştirdiğinde, kur yukarı gitmeye başladığında, şimdiye kadarki kazanımlar tersine dönebilecek. Olumlu gelişmelerin devamı sıcak paraya, sıcak para da iç ve dış şokların meydana gelmemesi yanında Türkiye'nin iyi reel faiz vermesine bağlı. Finansal piyasaların seyri ve yönü de sıcak paranın artan miktarına ve etkisine paralel olarak dışarıya bağ- landı. Artık ABD'nin enflasyonu, işsizlik verileri, faiz oranları bire bir Türkiye piyasalarını da etkiliyor.
Sonuç "Aynı anda hem sola hem de sağa ilerleyeceğiz" Jerry Brown