|
|
|
|
|
|
Müzakereler 'tam üyelik' için
AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Kretschmer, ''Avrupa Anayasasıyla ilgili kullanılan negatif oylar Türkiye ile ilgili değil ve Türkiye'nin AB'ye katılım süreci üzerinde de doğrudan bir etki yaratmaz'' dedi.
Kretschmer, çeşitli ziyaret ve incelemelerde bulunmak üzere geldiği Artvin'de, Vali Orhan Kırlı, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Murat Kırkaya ve Emniyet Müdürü Orhan Ekinci ile Valilik makamında bir toplantı yaptı.
Basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantının ardından gazetecilere açıklama yapan Kretschmer, Avrupa Komisyonu'nun, Türkiye'deki siyasi reform durumunu, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü açısından takip ettiğini belirterek, ''Reform süreci devam ediyor. Avrupa Komisyonu her yıl Türkiye'deki ilerlemelere ilişkin bir yıllık rapor yayınlıyor ve bu çerçevede Türkiye'deki durumu takip ediyor'' dedi.
Kretschmer, Türkiye ile Ekim 2005'te katılım müzakerelerinin başlatılacağını hatırlatarak, ''Katılım müzakerelerinin başlamasına sadece birkaç ay kaldı ve reform süreci de henüz bitmedi. Dolayısıyla biz Türkiye'deki durumu takip ediyoruz. Bu müzakereler başladığında ve sona erdiği zaman Türkiye siyasi açıdan, insan hakları ve demokrasi açısından AB standartlarına uyum sağlamış duruma gelmiş olacak'' diye konuştu.
Kretschmer, bu alanda önemli ilerlemeler kaydedildiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
''Özellikle de güvenlik güçlerinin tıpkı diğer illerde olduğu gibi bu ilde de yeni standartları ve yeni ilkeleri kabul etme konusundaki istekliliklerini görmekten dolayı çok etkilendim. Hem çok istekliler hem de çok hazırlar. Bu yeni standartları ve prensipleri uygulama konusunda yoğun eğitim faaliyetlerinden geçiyorlar. Hem jandarmanın hem de emniyetin tüm mensupları bu standartları iyi şekilde uygulama çabası içinde. Ben bu vesileyle vatandaşlara da seslenmek istiyorum. Vatandaşların kendi hakları ve özgürlükleri konusunda bilinçli olmaları çok önemli. Eğer bir şekilde bu haklarından tam olarak yararlanamadıklarını hissederlerse o zaman yetkililere müracaat etmeliler ki bu haklardan tam olarak yararlanabilsinler.''
Yaşayan demokrasinin önemli unsurlarından birinin, yetkililerin gerekli olan standartları kullanma, uygulama, bunları uygulama konusundaki yeteneği ve istekliliği olduğuna işaret eden Kretschmer, ancak bunun tek başına yeterli olmadığını, aynı zamanda vatandaşların da hakları konusunda duyarlı ve haklarını kullanma konusunda istekli olmalarının önemli olduğunu söyledi.
Kretschmer, bu iki koşul yerindeyse o zaman AB standartlarına uygun olarak bir liberal demokrasinin olduğundan bahsedilebileceğini, Türkiye'nin de nihai olarak AB'ye katılmasının en iyi koşulunun bu olduğunu ifade etti.
AB ANAYASASI İLE İLGİLİ REFERANDUMLAR
Kretschmer, gazetecilerin ''Avrupa Anayasası'na ilişkin yapılan referandumları Türkiye'nin üyeliği açısından nasıl değerlendirdiği'' yönündeki sorusunu şöyle yanıtladı:
''Taslak Avrupa Anayasası'nın önce Fransa, sonra da Hollanda'da reddedilmesi elbette hayal kırıklığı yarattı. Çünkü bu anayasa Avrupa'nın entegrasyonu konusunda ek ilerleme yaratacaktır, daha fazla ilerlemenin olmasını sağlayacaktır. Ancak bununla birlikte bu süreç henüz sona ermedi. Ama şu an bu anayasa kurtarılabilir mi yoksa daha farklı bir yaklaşım benimsemek mi gerekecek, bunu söylemek zor. Fakat benim görüşüm şu yönde; Bu anayasayla ilgili olarak kullanılan negatif oylar, Türkiye ile ilgili değil ve Türkiye'nin AB'ye katılım süreci üzerinde de doğrudan bir etki yaratmaz.
Eğer taslak Avrupa Anayasası ile AB'nin daha fazla genişlemesi arasındaki ilişkiyi soracak olursanız şunu söyleyebiliriz; Taslak anayasanın içinde AB'nin daha fazla genişlemesiyle ilgili bazı önemli unsurlar var. Bu taslak anayasada AB içinde karar verme süreciyle ilgili bazı düzenlemeler var. Şu an 25 üyeyle geniş olan AB'nin etkin bir şekilde faaliyet gösterebilmesi açısından karar verme sürecini düzenleyen hükümlere gerek var. Ancak anayasa kabul edilmese bile bu türden hükümlere sonuçta ihtiyaç var ve Türkiye'nin katılımı ya da başka ülkelerin katılımı olmaksızın da bu hükümlere ihtiyaç var. Dolayısıyla Türkiye ile müzakereler sona ermeden önce bu konudaki hükümler kabul edilmiş olacak ve Türkiye'yi doğrudan etkilemeyecek.''
İMTİYAZLI ORTAKLIK
Kretschmer, ''Fransa'nın imtiyazlı ortaklık önerisiyle ilgili görüşlerinin'' sorulması üzerine de şunları söyledi: ''İmtiyazlı ortaklık konusu sanırım Fransa değil Almanya'daki Hıristiyan demokratlar tarafından önerildi, ancak Aralık ayında Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlatılması kararı en üst derecedeki yetkililer tarafından alındı ve bu karar hala geçerli. Ekim ayında da zaten Türkiye ile imtiyazlı ortaklık müzakeresi değil, tam üyelik için müzakereler başlatılacak. Dolayısıyla masada imtiyazlı ortaklık konusu yok. Zaten katılım müzakerelerinin yapısı tam üyeliğe hazırlamaya yönelik olarak hazırlanmış bir durumda. Ben o yüzden imtiyazlı ortaklığa göre hazırlanmış bir yazı düşünemiyorum. Zaten böyle bir tecrübe olmadı öncesinde. Ama bununla birlikte Türkiye'nin AB ayrıcalıklı bir ilişkisi var. Çünkü Türkiye'nin, AB'ye üye olmayan bir ülkenin gümrük birliği gerçekleştirildi ve şu anki durumla tam üyelik arasında imtiyazlı ortaklık ya da ona göre bir durumun tanımlanmasını da zaten düşünemiyorum. Ben eminim ki müzakereler tam üyelik vizyonuyla başlayacak ve bununla sona erecek.''
Kretschmer, Türkiye'nin 'ev ödevlerini' tamamlamasının çok önemli olduğunu belirterek, ''Yani siyasi alanda, ekonomik alanda ya da diğer alanlarda olsun gerekli bütün kriterleri yerine getirmesi çok önemli. Bunu yaptığı takdirde Türkiye üye olacaktır. Burada önemli olan AB içindeki farklı seslerden Türkiye'nin etkilenmemesi, Türkiye'nin dikkatinin dağılmaması ve reform sürecini başarıyla sürdürmesidir. Zaten Başbakanınızın da çeşitli defalar dediği gibi bu reformlar Türk halkının menfaatine, Türk halkı için de yapılıyor. Dolayısıyla reform sürecinin başarıyla tamamlanması halinde her şey yolunda gidecektir'' dedi.
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|