|
|
|
|
|
|
Reklam veren firmaları sorumluluğa çağıracağız
BBG Evi türü yarışmalarla ilgili sert çıkışlar yaptığınız dönemde bir TV yöneticisi, 'Alo RTÜK hattına gelen 700 telefon, 70 milyonluk ülkede yüz binde biri temsil eden, istatistiki olarak hiçbir şey ifade etmeyen bir rakamdır' demişti. Ne diyorsunuz? İstatistik biliminde değerlendirmelere baktığınız zaman, önemli olan rakamların büyüklüğü değil; neyi, kimi, nasıl temsil ettiğidir. O zaman ben de derim ki; iki bin küsur ölçüm cihazıyla siz de 'milyonları temsil ediyoruz' diyorsunuz. İki bin cihaz içinde 700 kişi sizi izliyorsa, o günün galibi oluyorsunuz! Yani bunlara bakmamak lazım.
* İş kısır döngü halinde.. Bahsettiğimiz bu yayınları izleyen de çok. Bu noktada biraz da reklam verenler mi sahipleniyor bu programları? Bugün toplumda rahatsızlık duyulan programlara bir reklam verenin, 'Ben bunlara reklam vermiyorum' demesi bir denetim mekanizmasıdır, bu yapılmalıdır. Şu anki AGB reyting ölçümleriyle izleyici eğilimleri değil, tüketici eğilimleri belirleniyor! Dolayısıyla tüketici eğilimlerine dayanarak Türkiye'de televizyonculuğun haritası çıkarılıyor. Reklam veren 'Ben bu ürünümü hangi saatte, kim ne kadar çok izliyorsa oraya yerleştireyim' diyor. Onun derdi orada tüketicinin alışkanlığı... Ama beni tüketici eğilimleri ilgilendirmiyor! İzleyicinin hangi dürtülerle neyi seyrettiği önemli bizim için. Reklam ajansları, reklam verenler ve TV kuruluşları arasında bir saadet üçgeni bu! Yakında Reklam Verenler Derneği'ni ziyaret edeceğiz.
* 'Bu programlara reklam vermeyin' mi diyeceksiniz? Bu noktada bizim müdahalemiz söz konusu olamaz ama sorumluluk almaya çağıracağız. 'Elinizde güçlü bir silah var, yayıncı kuruluşlar üzerinde etkili olabilirsiniz' diyeceğiz.
* Dürüst olun, nasıl bir cevap bekliyorsunuz? Açıkçası, bilemiyorum. Ama bu girişimi hayata geçirmemiz en azından bizim görevimiz...
|
|
|
|
|
|
|
|
|