* Almanya Başbakanı Schröder ile birlikte siz de İstanbul'a geldiniz. Başbakan Erdoğan ile buluşan CEO'lardan biriydiniz ve konfensa da katıldınız. Bu toplantı nasıl geçti, Başbakan Erdoğan'ı nasıl buldunuz? Toplantı gerçekten çok güzel bir atmosferde geçti. Başbakan Erdoğan'ı çok karizmatik buldum. Ekonomik alanda Türkiye'de yapılması gereken ve bizim de dile getirdiğimiz konuları çok iyi anlamış, özümsemiş görünüyordu. Yatırım ikliminin iyileştirilmesi konusunda Başbakan Erdoğan çok fazla çaba gösteriyor. Bu gerçekten bir ülke için çok pozitif bir durum. Son ülke rakamlarınıza baktım ben de. Gerçekten etkileyici. Türkiye geçen yıl yüzde 9.9 büyümüş. Ülkenin sahip olduğu genç potansiyeli de çok iyi. Üstelik bu gençler çok yetenekli, eğitimli, hırslı ve agresif. Çoğu, Avrupa'nın ne anlama geldiğini gayet iyi anlamış durumda. Bunların ötesinde İstanbul'a turist olarak çok geldim. İstanbul'a gerçekten bayılıyorum. Bir kaynama noktası adeta. Ve sahip olduğu tarihi ve coğrafi güzelliğiyle herkesi kendine çekeceğine eminim. Güney sahilleri, adalar büyüleyici. Pek çok ülkede yok bunlar biliyorsunuz. Daha yemeklerinizi de söylemedim. Bana göre Avrupa'nın en iyi mutfaklarından biri Türk mutfağı ve hâlâ pek çok insan farkında bile değil.
* Avru Birliği'nde ilginç günler yaşanıyor. Sizinle bu söyleşiyi yaptığımız bugün gazete manşetlerinde AB Anayasası'na Hollanda'nın 'Hayır'ı koca puntolarla yazılıydı. Fransa bir kaç gün önce bu cevabı vermişti zaten. Almanya yeni bir başbakana hazırlık yapıyor ki onun da Türkiye'nin AB'ye üyeliğine karşı olduğu söyleniyor. Sizin görüşleriniz nedir?
ASIL ÖNEMLİSİ FRANSA Gerçekten çok ilginç bir hafta yaşandı AB'de. Sanırım bundan sonra ne olacağını en iyi zaman gösterecek. Bana göre Hollanda'nın hayır demesinden çok daha önemli olan Fransa'dan çıkan sonuç. Fransa'nın AB içindeki rolünü ve etkinliğini ve geçmişini düşünecek olursak, referandum sonucunun çok ciddi olduğunu söyleyebiliriz. Pek çok senaryodan söz edilebilir ama tabii şu an için, ne olduğunu anlamak mümkün değil ve henüz erken. Türkiye için herşeyin çok açık ve net olduğunu düşünüyorum. Komite Aralık ayında, 2005'te müzakerelerin başlaması için start verdi ve önemli olan da bu. Almanya'ya gelince. Bugün için bildiğimiz sizin de bildiğiniz gibi Başbakan Schröder'in Eylül'de seçim istediğini anons etmesi oldu. Şimdi bu konularda yorum yapmak için çok erken olduğunu düşünüyorum. Geleceğin nasıl olacağını şu anda bilmiyorum. Türkiye için bence net olan şudur. Avrupa Birliği'nin uyguladığı bir üyelik süreci ve yapılması gerekenler var, bunların yerine getirilmesi önemlidir. Geri kalan herşey spekülasyondur.
* Türkiye ev ödevlerini yerine getirirse AB'ye üye olacak öyle mi? Yani Türkiye'nin müslüman bir ülke olmasıyla konunun bir ilgisi size göre yok mu? Kesinlikle. Türkiye'nin müslüman olması AB üyeliğini etkilemeyecek.