  |
|
İzah enstitüsü
İnsanlar Neden Kahve İçince Uyuyamaz?
Bu genelde 'uyuyanlar kahve içemez' şeklinde yaşanır ancak yine de kahve içtiği için uyuyamayanlar da görülür. Bunun sebebi tamamen rüyada görüleceklerin yorumlanmasını kahvenin daha da güçleştireceği şeklindeki yanlış inanıştan gelir. Halbuki kahve içip uyuyan insan, uyandığında ters çevrilip bir müddet böyle tutulursa, bir süre sonra çevrilip ağzının içine bakıldığında pekala rüya kahve falı bakmayı bilen biri tarafından rahatlıkla yorumlanabilir.
Uçak Piste İnince Neden Bazı Yolcular Alkışlar?
Uçağın yeni bulunduğu yıllar. Alet hazır ama yolcu taşıma işinde kullanılmadan önce denenmesi lazım. Tabii yolcularla... İyi ama kimse binmeye yanaşmıyor. Aslında deneme öyle uzun boylu bi şey de değil. Havada bir tur atılacak ve piste geri dönülecek. Dönülecek dönülmesine de gel bunu millete anlat. Sonunda çareyi bunun bir oyun olacağına inandırmakta buluyor uzmanlar ve bir grubu buna ikna da ediyorlar. Garibim yolcular havalanmalarının, inmelerinin hep bir oyun olduğunu gerçekte olmadığını sana sana deneme uçuşunu tamamlıyorlar. Uçak yere inip durunca da "Aman ne de gerçekçi oynadılar" diye hem pilot ve ekibini hem de kendilerini alkışlıyorlar. Bugün bile hâlâ bunun bir oyun olduğuna, aslında hiçbir yere gitmediklerine inanlar vardır. Bunlar uçak piste iner inmez alkışa başlarlar. Hatta abartırlar, gittikleri yerde de alkışa devam ederler. Örneğin adam İstanbul'dan İzmir'e gelmiş uçakla. Her şey oyun ya, İzmir'i gezerken bile alkışa devam ediyor, "Vay be amma da İzmir'e benzetmişler" diye diye. Hay safım hay...
Patatesin Büyük Kesilerek Kızartılmışına Neden Elma Dilimi Patates Denir?
Bu olay, insanoğlunun pek çok sebze, meyve veya hayvana uyguladığı kadir kıymet bilmezliğin en tipik örneklerinden biri değil sadece. Tam bir utanç belgesi aslında. Ama anlayana. Sen tut patates olucam diye ömrünün belli bir kısmını toprağın altında geçir. Sonra birden gün ışığına çıkarılıp, kasalara tıkıştırılıp pazar yerine götürül. İnsanoğlunun pek çok yemeğine malzeme ol. Kimse yüzüne bakmasın. Hep geri planda ol. Yemeğin yapılınca hor görül. Yine mi patates diye aşağılan. Derken biri seni kalın kalın kesip, soymadan kızartmayı akıl etsin. Sen tam "Ulan nihayet ben de havalı bir tarza kavuştum" diye sevinirken adın elma dilimi olsun. Elma ki, patatesin çektiği ezanın cefanın binde birini çekmemiş, üzerine efsaneler anlatılan, doğduğundan itibaren ağaç tepesine kurulan, tezgahlarda beş dakikada bir silinip parlatılan bir meyve. Keyfi yerinde. Patates hafif havalanınca ismi elma dilimi ha! Olacak şey mi bu? Patatese onca hizmetinden sonra bunu mu reva görecektik?! Yuh olsun bize. Ezilen püre olan, kesilen diri diri kızartılan çilekeş patatesler... Birleşin!!
Niye Gazete/dergi/kitap Okurken Parmak Yalanır?
Eskiden, yani daha matbaa bulunmadan evvel yüzlerce yıl önce insanlar ahududu, böğürtlen ve değişik meyve özlerine diviti batırıp yazarlardı. Okuyanlar da bu meyveleri tatmak için yazılara değen parmaklarını yalarlardı. Gel zaman git zaman, gel zaman gitme zaman, gelme zaman dolayısıyla gitme zaman bu bir adet oldu. Manasızca bu adet sürer oldu. Matbaanın icadından sonra da bu adeti sürdürenler saygıyla karşılanır oldu. 'Mürekkep yalamış insan' derler ya, işte öyle. Şimdi anladınız mı, yüzyıllar evvel mürekkep yalamış diye adlandırılan insanların neden yanaklarından kan damlayan sağlıklı insanlar olduğunu...
|
