|
|
Rengarenk bir dizi akşamıydı...
Cumartesi akşamları en azından cumaya göre çok daha iyi... Diziler, filmler birbirleriyle yarışıyor. Cumartesi akşamını bu dizileri üst üste bindirerek izlemekle geçirdim. Önce Saklambaç'tan başlayayım. Sibel Can'ın yanına Talat Bulut, Bülent Kayabaş, ve dahası Yıldız Kenter gibi bir duayen oturtulmuş. Bu kastla dizi de çekilse film de çekilse kalite kaybolmaz. Saklambaç üç çocuğuyla koca bir evde ev sahibine karşı köşe kapmaca oynayan Sibel Can'ın hikâyesi üzerine kurulu Hikaye tanıdık ama oyuncular ve kurgu sayesinde ona hiç takılmıyorsunuz İlginç bir şey söyleyeyim, aynı şey Cennet Mahallesi için de geçerli. Roman vatandaşları resmetsin diye ısrarla yapılan 'renk patlaması' sayılmazsa orada da bildik bir öykü kendini izlettiriyor. Size şu kadarını söyleyeyim; Müjdat Gezen, Alişan, Çağla Şikel, Melek Baykal, ve Özkan Uğur'- dan oluşan kasta bakın ne dediğimi iyi anlayacaksınız. Şöyle bir dokunarak geçersem Zekeriya Beyaz'ın takıntısı Sihirli Annem için de aynı şey geçerli Küçüklüğü Tatlı Cadı'yla geçmiş ve bundan hiç de bozulmamış biri olarak ve kendimi müsaadesiyle- Zekeriya Beyaz'dan biraz 'ayırt ederek' bir eleştiride bulunmak istiyorum. Sihirli Annem'in bazı anları çocuk beyinlerde yapılanın kurgu olduğunu unutturacak kadar gerçek işleniyor. Paniğe gerek yok ama sanıyorum olayın kendisiyle de alay eden bir ironiye gerek var; Tatlı Cadı'yla büyüdüm ama, çoğu kez bazı isteklerim gerçek olsun diye burnumu da çok oynattım sağa sola...
|