| |
|
|
Necip Fazıl, Nâzım Hikmet, kaymakam ve o çocuk
Önce şunu okuyun. "Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir!.." Bu konuda M. Emin Yurdakul'la yani yukarıdaki dizenin sahibiyle müttefikiz sanırım. Güzel. Demek ki ne olacak? Şairler haykıracak...
Mesele ne?.. Peki de, neyi haykıracak bu ozan milleti?.. Neyi olacak; tabii ki aşkı, sevdayı, doğayı, tanrıyı, manzarayı, ölümü, zulmü, gurbeti, sılayı ve daha binlerce meseleyi.
Gömer valla!.. Bu haykırışlar içine; düzene itiraz ve hatta isyan. Baştakine, yandakine, karşıdakine, saftakine gönderme, çarptırma, değdirme de girecek elbet. Şair bu. Elbette ki yer ve zaman gelecek, abartacak, parlatacak, yüceltecek, düşürecek, gömecek, diriltecek. Canı ne çektiyse onu dizecek, dize dize.
Öyle mi?.. Sonra hasbelkader geldiği bir köprü başında, Deli Dumrul'lara rahmet okutan 'möhim' bir adamlar çıkacak. Bunlar. Bu 'möhim' adamlar, asacak, kesecek, vuracak, hapsedecek, yok edecek" şairleri öyle mi?.. Kimi Pir Sultan'a, Nazım'a, Ahmet Arif'e takacak. Kimi Necip Fazıl'a. Vuracak inletecek, koyacak oturtacak güya, peeeh!..
Tutun onu!.. "Geçti beyim eski devir o!" demeyin. Demeyin çünkü okuduk rezaletin son perdesini. Bir çocuk Nazım'dan Vatan Haini'ni okuyor. Bazılarının "vatan severliği" tutuyor çocuğu tutturuyor. Sonra işler sarpa sarıp; "Nettin sen be adam?" dendiğini görünce, tıriçka efelenmelerin rüzgarıyla fora olmuş yelkenleri suya düşüyor o hazretlerin.
Şallak mallak Orada da bitmeyecek bu ceberutlukları. Sadece şaire şairlere reva görmekle kalmayıp, onların şiirini basana, yayana, okuyana, okutana da şallak mallak dalacaklar he mi?..
Yalan mı? Saçmalığın doruklarındayız diyeceğim, yanlış olacak... Saçmalamak için bile belli bir renk, belli bir tat, belli bir kıpırtı sahibi olmaklığı lazımdır insanın. Yani mesela öyle bir durum olur ki; akım derken kakım der, saçmalarsın... Ama bunların akı da yok kakı da. Böyleleri saçmalayamaz bile. Yalan mı?..
|