| |
Yaşadığını anlamak için vuranlar!...
Dandik bir ofiste, hıyar bir patronun sürekli sizi ezmesine müsaade ederken saplanmış olduğunuz taksit bataklığından nasıl çıkmaya çalıştığınızı düşünmeye devam edin. Sonra IKEA'dan döşediğiniz, tarzı olan 35 metrekareye sığınıp kötü dünyadan kendinizi uzak tuttuğunuzu sanın. Ve neden maç izliyorsunuz diye karınızın dırdırını dinleyin... Ya da hepsini bir kenara bırakıp, bırakırken de, ko' bi'tarafına diyip kendiniz olun. Yaşadığım hayat içimdeki patlamaların karşılığını vermiyor. Sıradanlaşan seks de kesmiyor artık. Hayatta olduğumu anlamak için şiddete ihtiyacım var. Birilerinin ağzını burnunu kırmam gerek, ya da birileri benim ağzımı burnumu kırsın. Dostum ne yapacağımı biliyorum. Tottenham deplasmanına gidiyorum!"
Liverpool taraftarlarına ayıldık, bayıldık. You'll Never Walk Alone bestesini Atatürk'ün sevdiği şarkılar listesine soktuk. Ve bunları yaparken de çok haklı gerekçelerimiz vardı. Adamların manyaklar gibi eğleniyor-eğlendiriyor haline büyülendik resmen. Gözlerimle gördüm... Tekel bayiinde müşteriler, bayinin kendisi, çırağı ve Liverpool taraftarlarının göbek atıp oynadıklarını gördüm. Taksiye doluşmuş kırmızı formalı taraftarları taşıyan şoförün deliler gibi kornaya basıp, tüm dişlerini göstermek suretiyle sırıttığını ve de tezahüratlara yalandan eşlik ettiğini de gördüm. Trafikte eğlenen taksi şoförü görmek, Saddam'ın çoraplarını elde çitilemesini görmek kadar haber değeri taşıyor bence. The Football Factory, 2004 yapımı bir İngiliz filmi. Futboldan çok holiganların hayatını anlatıyor. Bunu yaparken de yaşanmış olayları malzeme olarak kullanıyor. Ve izlediğim kadarıyla İngiltere'deki futbol buradakinden çok daha fazla acı-kan-gözyaşı içeriyor. Tabanca, bıçak, uyuşturucu önemli yapı taşları; bi' de söylememe pek gerek yok bira! Yazının giriş bölümü aynı zamanda filmin de giriş bölümü. Bir holiganın hayattan beklentisi, tercihleri daha iyi anlatılamaz. Trainspotting tonunda bir film. Aslında biraz American History X tadı da var. Ben bir arkadaşımdan otlandım DVD'sini ve korkarım ki indragandi olacak. Bir grup Chelsea fanatiğinin her maç öncesi mevzu çıkartma aşkını heyecanla izledim. Yani şiddeti takdir ettiğimden değil, aksiyon olarak heyecan verici demek istiyorum. Liverpool deplasmanına da gidiyorlar tabii ki. Taktik gereği iki yem bırakıp Liverpoollu bıçkınları üzerlerine çekip sonra kovalıyorlar... Filmin DVD'si burada var mı pek emin değilim. Ama mevzu çıkartma felsefesini gerçekten merak ediyorsanız, acımasız sokak kavgası izlemek istiyorsanız getirtin derim. Çarşamba gecesi gerçekten bir İstanbul masalıydı. Maçın kendisi, organizasyonun başarısı taraftarların sütlaç kıvamı falan inanılmazdı. Ama o kırmızı formalı adamların manyaklar gibi eğleniyor-eğlendiriyor halinin bir de karanlık yüzü var ki izleyince şanslıymışız diyesi geliyor insanın.
|