|
|
Soykırım "kanguru"dur
Avustralya kıtasını "tesadüfen" keşfeden James Cook'un adamları, karaya çıkar çıkmaz Aborijin yerlileriyle karşılaşır... Biri İngilizce bilmiyor. Öbürü Aborijince... El kol hareketleriyle muhabbet etmeye çalışırlar. O sırada bakarlar ki, acayip bir yaratık var, zıplayıp duruyor. Daha önce hiç böyle bir şey görmemişler... Yaratığı işaret edip, Aborijinlere sorarlar: "Bunun adı ne?" Yerliler cevap verir: "Kanguru..." Aradan yıllar geçip, karşılıklı diller öğrenildikten sonra anlaşılır ki, "kanguru" Aborijin dilinde "bilmiyorum" demek... Ama kanguru, kanguru olarak kalır...
"Soykırım" iddiası, Türkiye'nin "kangurusu"dur... "Sağırlar diyaloğu"nun ve nesilden nesile aktarılan yanlış bilgilerin sıfatı...
Takip ediyorsunuzdur mutlaka... Boğaziçi Üniversitesi'nde "soykırım vardır" toplantısı yapılacaktı. Adalet Bakanı çıktı, "Bunlar ülkeyi sırtından hançerliyor" dedi. "Sözde demokrat yazarlar" Bakan'ı yerden yere vurdu.
Şimdi ben merak ediyorum... Bir... "Soykırım vardır" demeye hazırlanan "profesör"lerin fikrini söylemesini yasaklayan Adalet Bakanı, "soykırım yoktur" dediği için İsviçre'de hakkında soruşturma açılan Türk Tarih Kurumu Başkanı "profesör" Yusuf Halaçoğlu'nu nasıl savunacak? İki... "Herkes özgürce fikrini söylemeli" tezini savunan Boğaziçi Üniversitesi, "soykırım vardır" diyenlere kapısını ardına kadar açarken, "soykırım yoktur" diyenlere neden kapıyı kapattı? Üç... "Sözde demokrat yazarlar", soykırımcı profesörlerin Türkiye'de konuşma hakkını savunmak için onlarca makale yazarken, soykırımı reddeden Profesör Halaçoğlu'nun İsviçre'de konuşma hakkını savunmak için neden tek satır yazmadı?
Peki ne demek istiyorum? Şunu... Hiç kimse devlet gibi düşünmek zorunda değil. Bu kesin... Ama herkes "milletin tarafında" olmak zorunda. Çünkü "katil" diye lanetlenecek olan "devlet" değil; sizsiniz, benim, bizim çocuklarımız...
Bu işin sonunda, "soykırımı kabul etmediğimiz" için bırakın AB'ye üye olmayı, pasaportla bile Avrupa ülkelerine kabul edilmemek var...
Onun için siz siz olun, sözde demokrat yazarları "taraflı" okuyun... Çoğunu tanıyorum, çoğuyla birlikte çalıştım... İsim vermeyeceğim. Bilen bilir... Bunlar "aydın" görünmek için devleti anti-demokratik davranmakla suçlarken; altlarında çalışan muhabirlere köpek gibi davranan "gizli faşist"lerdir... Takıldıkları entel barlarında, henüz "ulus kavramları gelişmemiş" stajyer kızlara şirin görünmek için değil memleketi, babalarını bile satarlar...
Milletin acı kahvesini elinin tersiyle iterken; yabancı elçiliklerde fink atıp, kadeh tokuşturanlara dikkat...
|