Ne oldu sana, ne oldu?..
Bu yazıdakilerin hepsini ben uydurdum. Gerçek olaylar ve kişilerle benzerlik göstermesi tamamen rastlantısaldır.
Herhalde insanın başına gelecek en büyük felaketlerden biri, içimizdeki gencin birdenbire karşımıza dikilip hesap sorması olsa gerek. Düşünsenize artık devrini tamamladığını, geçmişte kaldığını düşündüğünüz asi, genç, sorgulayan değiştirmek isteyen yanınız, birdenbire içinizden, zorla uyuttuğunuz uykudan uyanıveriyor... Hesap sormaya başlıyor. "Ne oldu sana? Ne bu halin? Neden bu kadar korktun ki bu hale getirdin kendini, yaşamını? Niye teslim oldun? Niçin ellerinle boğdun, öldürdün içindeki çocuğu?.." diye hesap soruyor içinizdeki genç... Hayda... Al başına belayı... "Yaldızlı laflarla, iyi uydurulmuş bahanelerin her rengiyle bezenmiş teslim bayrağını ne zaman çektiğini hatırlıyor musun?" diyor...
CEVAP VERİN "İçindeki yaşam ateşini niye söndürdün? Niye sana bağışlanmış bu mucizeyi başkalarıyla paylaşmadın da küllenip gitmesine izin verdin?.." diye soruyor. O pırıl pırıl benden bu renksiz, kokusuz, kafası pas tutmuş adamı nasıl çıkardın?.. Bu sıradan, orta sınıf ahlakının ikiyüzlülüğüne teslim olmuş, tek tip adamı nasıl yarattın?.. Bu ne beceriksizlik, bu ne şapşallık... Bu habire "Benden sonra tufan bana dokunmayan yılan bin yaşasın, ne sağcıyız ne solcu futbolcuyuz futbolcu, takma kafana tokadan başka şey... Nerde trak orda bırak..." diyen adama nasıl dönüştürdün kendini? Kaldırmış başını içinizden gençliğiniz, habire soruyor... Genç, soracak sorgulayacak... "Bana niye yaptın bunları, ben sana ne kötülük ettim ki..." diye soruyor işte.. Hadi cevap verin bakalım. "Nasıl başladı bu korkunç değişim, sevgiye olan inancını yitirince mi? Ne kendine, ne çevreye, ne insanlara saygısı olan hırslı, açgözlü, tüketme manyağı yaratığın içine yerleştirilmesine niye izin verdin? Her sabah aynada yüzüne bakıp büyük bir keyifle ve gururla çok başarılı bir çizgiyi yakaladığın için kendinle övünürken bir de aynanın arkasından kendine bir baksana. Olduğun yere gelebilmek için çöpe attığın sana bir baksana... Aynaya bakan sana bir baksana... Olduğun yere gelebilmek için çöpe attığın sana bir baksana. Ne oldu ülkülerine, çok değer verdiğin düşüncelerine? 'Herkes gençken solcu olur canım, sonra bir yaşa gelince de aklı başına gelir' diyenler sürüsüne nasıl katıldın? 'Biz sefalette değil refahta eşitlik istiyoruz..' derken yalnızca kendi refahını düşünen, onun uğruna en yakınlarını bile harcayan, meslektaşlarının arkasından binbir komplo kuran birine nasıl dönüştürdün kendini? Niye herkes eşittir ama bazıları biraz daha fazla eşittir diyenler kervanına katıldın?" Aman Allahım! "Çek git lan başımdan" da diyemezsiniz! Atsan atılmaz satsan satılmaz. Hayır, yani başkasının gençliği de değil ki; içeri tıktırasın, işkence ettiresin, susturasın... Yapasın bir yargısız infaz yallah toz olur gider... Kalkmış içinden hesap soruyor gençliğin. Sanıyordun gitmiş uzak bir ülkeye gelmez bir daha geriye... Gelmiş hesap soruyor... Bildiğin sen canım... Sen... Meğer içinde oturur sessizce izlermiş olan biteni... İzlermiş ki bir gün gelsin, ona yaptığın haksızlıklara başkaldırsın... Ülkemizde sabahtan akşama, akşamdan sabaha gençlerin hakkı yeniyor.
GENÇLERİN HAKKI Ne doğru dürüst eğitim alabiliyorlar ne sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyorlar. Sanat olaylarını izleyemiyorlar... Sanat yapma, yaratma, yorumlama, içlerindeki binbir rengi ortaya çıkarma haklarını kullanamıyorlar... Okusalar da okumasalar da iş bulamıyorlar... Dost bulamıyorlar, eş bulamıyorlar, ev bulamıyorlar... Arkası sağlamlar, torpilliler hep yeteneklilerin, hakkı olanların önüne geçiyor. Adam kayırma illeti toplumu giderek daha büyük ümitsizliklere sevkediyor. Hal ve durum böyleyken siz siz olun, evinizdeki, işyerinizdeki, çevrenizdeki gençlerin hakkını yemeyin. Onların bu kokuşmuşluğa, bu çürümeye başkaldırmaları sizin rahat kış uykularınızı kaçırmasın. Siz de onların yaşındayken düzeni değiştirip daha adil, daha insancıl bir düzen kurmak istemiyor muydunuz? Peki ne oldu size? Nerede yanlış yaptınız? Siz siz olun gençlerin hakkını yemeyin... İçinizdeki dünyayı sevgiyle, barışla kucaklamak isteyen gencin sesini kısıp, ona haksızlık etmeyin. Bırakın yaşamınızı sizin deneylerinizin yol göstericiliğinde o yönetsin...
|