|
|
|
|
|
|
Başmüzakereci Ali Babacan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP Grup toplantısında AB ile ilişkilerde Devlet Bakanı Ali Babacan'ın başmüzakereci olarak görevlendirildiğini açıkladı. Almanya'daki erken seçimlerin favorisi Türkiye karşıtı lider Angela Merkeli de eleştiren Başbakan "Türkiye üyelik müzakarelerine 3 Ekim'de başlayacak boşuna davul çalmanın manası yok" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP Grup toplantısında AB ile ilişkilerde Devlet Bakanı Ali Babacan'ın başmüzakereci olarak görevlendirildiğini açıkladı. Başbakan Erdoğan, kararı açıklarken "AB sürecinde Başmüzakereci olarak Devlet Bakanı Ali Babacan'ı görevlendireceğiz. Bunu da burdan açıklıyorum. Kendisinin bu durumdan henüz haberi yok. Haberdar edeceğiz. Yükü biraz artıyor. Ancak gençliği ve dinamikliği ile bu yükünde üstesinden geleceğini umud ediyoruz. Hepimize hayırlı olsun." diye konuştu.
MERKEL'İ ÜSTÜ KAPALI OLARAK ELEŞTİRDİ
Başbakan Recep Tayyip AKP grup toplantısında şöyle konuştu:
"3 Ekim 2005'te görüşmeler başlayacak. Birileri bunun içine çomak sokmanın gayretinde ancak biz bunlara aldırmadan yolumuza devam ediceğiz. Bu süreci olumsuz etkileme gayreti içine girenler boşuna zaman kaybediyorlar. Son iki yıl bunun en önemli göstergesidir. Biz dersimize çok iyi çalıştık. Neler yapılması gerektiğini biliyoruz."
42 YILDIR NEREDEYDİLER?
Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti "Karşılaştığımız karşılaşmakta olduğumuz sorunlar bizim AB yolundan ayırmaz. Türkiye'nin 59'da müraacatı 63'te yasal müraacatı 42 yıl geçmiş. 42 yıldır sesi çıkmayanların şimdi ses çıkarmalarını anlaşılması mümkündür. Ak Parti 40 yıldır çözülmeyen icraati çözmenin yolunu açacaktır. "
NETİCE İÇİN BURADAYIZ
Erdoğan konuşmasına "Biz netice almak için burdayız. Bunu Kıbrıs'ta gösterdik. Irak'ta gösterdik. Burada da göstereceğiz. Siyaset olarak ortaya çıkması muhtemel arızi durumları çözebilecek deneyime ve güce sahibiz. Aslolan istikamettir." dedi
Erdoğan şöyle devam etti "Irak Başbakanı ilk ziyaretini Ankara'ya yaptığı zaman biz bazı çevrelerin fikrini öğrenemedik. Bunun için davul zurnayla dolaşmanın anlamı yok. Biz netice peşindeyiz. Bunu da alıyoruz. " AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı çevrelerin, arızi durumları gerekçe göstererek ve hep bu arızi durumlar üzerine odaklanarak, Türkiye'nin temel tercihlerini zaafa uğratmayı arzu ediyor olabileceklerini belirterek, ''AB sürecinde karşılaştığımız, muhtemelen bundan sonra dakarşılaşabileceğimiz belli durumlar, tam üyelik tercihimizi sürekli tartışma gündeminde tutmamıza yol açmamalıdır'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, kendi istikametinde, kendi dinamikleriyle bölgesel ağırlığını ve nüfuzunu artıran bir ülke olma yolunda ilerlediğini söyledi.
İç ve dış gelişmelere bakarak dile getirdiği bu iyimserlik tablosunun, zemini olmayan bir iyimserlik değil, gerçek verilerle güçlenen bir iyimserlik olduğunu kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: ''Kuşkusuz, tabii seyri içinde hayatın değişen yüzü yeni durumlar,öngörülmemiş olaylar çıkarıyor karşımıza. Olaylar, yeni durumlar ne olursa olsun eğer duruşunuz, istikametiniz sağlam ise olayların akışı ve yönü sizin istikametinizi belirlemiyor, aksine sizin istikametiniz olayların rengini belirliyor. Bakınız; iktidara geldiğimiz günden bu yana çok, ama çok büyük sınavlardan geçtik. Allah'a şükürler olsun hiçbir sınavdan milletimizin başını önüne eğdirecek, bizi mahcup edecek bir sonuçla çıkmadık. Yaptığımız işlerin tamamı bereketlendi. Bir noktaya dikkatlerinizi rica ediyorum; kuşkusuz insanız, kusurdan arındırılmış değiliz; hatalarımız olabilir; masum yaratıklar değiliz. Bize düşen, milletimizle aynı kalp atışlarına, aynı hissiyata sahip olmaktır. İnanın hesaplara sığmayan, grafiklere yansımayan başarıları da beraberinde getirdi. Yeter ki sabırla, azimle, arzuyla çalışalım. Yeter ki size şahitlik edecek toplumun itibarı, saygınlığı,mutluluğu, memnuniyeti her şeyden önemli olsun.''
'TÜRKİYE'NİN KIRILAN ŞEVKİ'
Erdoğan, Türkiye'ye sonuna kadar güvenerek yola çıkmış bir kadro olduklarını ifade ederek, Türkiye'nin dinamizmini, heyecanını, gücünü,gerek yurtiçindeki gerek yurtdışındaki seyahatlerinde müşahhas biçimdegördüklerini söyledi. Bu heyecan, bu dinamizm ve bu gücün, hükümetin ve partilerinin heyecanını da sürekli büyüttüğünü ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki AK Parti'nin belki de en büyük başarısı, Türkiye'nin kırılan şevkini tamir etmesi, milletin psikolojisine sinen karamsarlığı dağıtması ve umudu harekete geçirmesidir. Yerleşiklik kazanan istikrar zemininde, Türkiye artık geleceğe güvenle bakmakta, milletin özgüveni psikolojik bir üstünlüğe dönüşmektedir.
Milletin özgüveni, Türkiye'nin kendi tercihleri istikametinde kararlılıkla yürümesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede, yolumuza çıkan arızi engelleri de demokratik süreçler içinde siyasetin gücüyle ortadan kaldırmak kolaylaşmaktadır. Bazı çevreler, arızi durumları gerekçe göstererek ve hep bu arızi durumlar üzerine odaklanarak, Türkiye'nin temel tercihlerini zaafa uğratmayı arzu ediyor olabilirler.
Bugünlerde özellikle AB çerçevesinde yürüyen tartışmaların bir kısmı, bu arzunun tipik bir örneğini oluşturmaktadır. AB sürecinde karşılaştığımız, muhtemelen bundan sonra da karşılaşabileceğimiz bellidurumlar, tam üyelik tercihimizi sürekli tartışma gündeminde tutmamızayol açmamalıdır.''
AB
Erdoğan, AB'ye tam üyeliğin toplumuyla devletiyle Türkiye'nin temel tercihlerinden birisi olduğunu hatırlatarak, Türkiye'nin bu tercihi yaptığında uzun bir yolculuğa çıktığının şuurunda olduğunu ifade etti. ''Bu uzun yolculukta Türkiye, önemli bir mesafe kat etmiş ve kararlı duruşuyla iyi bir noktaya gelmiştir'' diyen Erdoğan, 3 Ekim2005 tarihi itibariyle da müzakere sürecinin resmen başlayacağına dikkati çekti. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu konuda Türkiye olarak hiçbir endişemiz yoktur. Birileri buna çomak sokma gayretinde olabilir ama hükümet olarak hazırlıklıyız, çalışmalarımız devam ediyor. Teknik olarak ekibimiz hazır, siyasiler olarak bizler de çalışma gayretindeyiz. Bu süreci olumsuz etkileme gayretinde olanlar boşuna gayret sarfediyorlar. Bizler dersimizi iyi çalıştık, yapılması gereken neyse onu yapıyoruz. Son iki yıl ne yaptıysak, yapmaya devam edeceğiz.''
Müzakere sürecinin, Türkiye'nin geniş bir perspektif içinde kendini yeniden okumasına ve belli eksiklerini gidermesine karşılık geleceğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Tabii ki bu süreçte sorun olarak nitelendirebileceğimiz durumlarla karşılaşmamız muhtemeldir. Ancak bunlar, Türkiye'nin temel tercihini, yani AB'ye tam üyelik hedefini asla zaafa uğratmayacaktır. Burada engellerle karşılaşabiliriz. Başkaları karşılaştı, bizler de karşılaşabiliriz. 42 yıllık süreçte sesi çıkmayanların, kalkıp da şimdi farklı ses çıkarmalarını anlamak mümkün değildir. Siyaset, bu tür sorunları çözmenin ana vasıtasıdır. AK Parti vasıtasıyla siyaset bunu yakalamış ve 40 yıldır çözülemeyen sorunları çözmüştür. Siyaset, bütün ihtimallere açık bir sorun çözme sanatı olarak, temel tercihlerimize ulaşmamızın da yolunu açacaktır. Eğer her sorundatemel tercihlerimizin doğruluğunu yeniden tartışacaksak, zaten siyasete gerek yoktur. Bakın o zaman avara kasnak gibi dönüp dolaşırsınız. Biz bunu netice almak için yapıyoruz. Biz bunu Kıbrıs'tave Irak'ta gösterdik.
İşte siyaset, temel tercihlerimize, hedeflerimize yürürken karşılaşacağımız problemleri çözebildiğimiz ölçüde kıymetli bir faaliyettir. AB'ye tam üyelik, temel tercihlerinden biridir. Ve Türkiye siyaseti, bu süreçte ortaya çıkması muhtemel arızi durumların üstesinden gelebilecek özgüvene ve kabiliyete sahiptir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Sözlerimin başında ifade ettiğim gibi aslolan istikametinizdir, kendinize güvenmek en önemli güçtür; milletimizle aynı yöne bakıyorsakbu işi başardık demektir. Milletimizle aynı istikamete bakıyoruz.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|