kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Yasak kitaplar ve türban

Açılışına gidemedim ama "yasaklanmış kitaplar sergisinin" haberlerini yakından izledim.
Sergilenen yüz kitap, 1938-2001 arasında Bakanlar Kurulu, sıkıyönetim ve diğer mahkemelerce toplanan ve yasaklanan kitaplar arasından seçilmişti.
Serginin kendi kendimize yüzleşmemiz açısından yararı olduğu kadar, AK Parti hükümetinin de daha özgürlükçü bir tavır içinde olma gayretini göstermesi nedeniyle önemi vardı.
Ne var ki kitapların yasaklanması dinmiş değil. 2002 yılında yetmiş yedi kitap, 2003'de kırk üç kitap, 2004'te de otuz üç kitap yasaklanmış.
Bir yandan "yasaklanmış kitaplar" sergisi açıp, diğer yandan kitap yasaklamaya devam etmek hepimizin içinde bulunduğu trajikomik durumu ama en çok da AK Parti iktidarının çelişkisini yansıtıyor.


AK Parti hükümeti AB istikametinde koşarken demokratikleşme açısından tarihsel değişimler yapmış olmasına rağmen, "bireysel temel hak ve özgürlükler" konusunda sorunların tümünü kapsayan bütüncül, ilkeli ve saydam bir siyaset geliştiremedi.
Yasaklanmış kitaplar sergisi açılırken kitapların yasaklanmaya devam etmesi, hatta Türk Ceza Kanunu'nda yeri olmayan bir anlayışı benimseyerek kitapları yakmak isteyen Sütçüler kaymakamının yerinde tutulması bu nedenleydi.


Demokrasi konusunda tutarlı bir politika geliştiremeyince yalpalamak da kaçınılmaz oluyor.
Başörtüsü yasağı nedeniyle İstanbul Üniversitesi'nde tıp eğitimini yarıda bırakan Leyla Şahin'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde açtığı davada mahkemenin verdiği türbanı yasaklama kararını, davanın yeniden görülmesi sırasında Türkiye'nin desteklemesi, hükümetin çelişkili tavrını da gündeme getirdi.
Hükümet savunma yapmayabilirdi ya da konuya temel hak ve özgürlükler açısından yaklaşarak çok daha ilkeli bir bütünsellik sergileyebilirdi.
Bunlar olmadı; başörtüsü yasağından mustarip AK Parti yasakçılığı eleştirirken, aynı AK Parti hükümeti yasağı savundu.
Türkiye büyük bir değişimden geçiyor. Bu değişimin dışında kalan yok. Herkes değişiyor. AK Parti de büyük değişimden nasibini almakta. Değişirken zaman zaman çelişkili hareket etmesi, mehter takımı gibi bir ilerleyip bir gerilemesi de bu yüzden.
Ancak, böyle çelişkilere düşmeden, zorlanmadan bu süreci daha sıkıntısız atlatmak da mümkün gözüküyor. Bunun çaresi de Almanya'daki seçimlere, Fransa'da gelecek hafta yapılacak referanduma ve ortalıkta dolaşan spekülasyonlara kulak asmadan AB ile müzakere sürecine hız vermek. Çünkü Avrupa Birliği'nin ölçüleri iktidarı da toplumu da tutarlı olmaya zorluyor.
Ne yazık ki, bu konuda hayati önemi haiz "müzakere sistemi" henüz belirlenmedi. Kamuoyu baş müzakerecinin kimliğinin peşine düştü ama müzakere sisteminin belirlenmesi bundan çok daha önemli. Müzakerede esası teşkil eden AB müktesebatının tercümeleri tamamlanamadı, müzakereciler belirlenemedi.
AK Parti hükümeti anlaşılan "AB ruhunu" kaybetti.
Halbuki, AB ruhu en fazla AK Parti'ye lazım. Tutarlı bir özgürlük anlayışının pekişmesi ancak o süreçte pişiyor. Bugüne kadar devleti dönüştüren, şimdi de toplumu ve bireyi dönüştürmeye başlayan bu süreç yavaşladıkça Türkiye'nin de AK Parti'nin de işi çok zorlaşıyor.
Özgürleşme ve zenginleşme fırsatı duraklıyor.


Yasak kitaplar sergisi açmak gibi simgesel açıdan önemli bir adım atarken kitapları yasaklamaya devam etmenin, hatta kitapları yakmak isteyen bir kaymakamı makamında tutmanın; türbana özgürlük isterken AİHM'de bu yasağı savunmanın, tüm toplumun muhalif olduğu YÖK'e özgür ve üretken bir üniversite anlayışını alternatif olarak getirememenin nedeni, bireysel temel hak ve özgürlüklerin AB standartlarında içselleştirilmemiş olmasında yatıyor.
AB sürecinin düşen süratini yeniden yükseltmek, gaza basmak herkese iyi gelecek.
Hem AK Parti hükümeti yalpalamayacak, hem toplum önünü görecek.
Aksi takdirde, başkalarını güldüren bizi de ağlatan trajikomik bir maceranın acıklı kahramanı durumuna düşeceğiz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bir resim çizdim...   / 21-05-2005
 Ferahlatıcı...   / 16-05-2005
 Yargılamadan korkma, C-4'ten kork...   / 14-05-2005
 Londra'dan...   / 09-05-2005
 Liberal solun zaferi...   / 07-05-2005
 İnternet ve Taliban...   / 02-05-2005
 Türban için referandum...   / 30-04-2005
 Özgüven sorunu...   / 25-04-2005
 İncirlik Şifresi...   / 23-04-2005
 Liberalizm yükseliyor...   / 18-04-2005
ERDAL ŞAFAK
Nasıl bir milliyetçilik?
Bir dizi etkenin...
ÖMER LÜTFİ METE
Irak'ı bölmek için geri sayım
Irak'ta Şii-Sünni...
UMUR TALU
Koşarken düşenler
Bugün herkes... herkes değilse bile,...
ERGUN BABAHAN
'Adil yasalar'
Adalet duygumuzu rencide eden...
MEHMET ALTAN
Yasak kitaplar ve türban
Açılışına gidemedim ama...
Kaleyi Türkiye karşıtları kazandı
Kuzey Ren Westfalya eyaletinde seçimi, Türkiye'ye imtiyazlı ortaklık...
'Muhalifleri siz besliyorsunuz'
Yeşiller'in AP üyesi "Kızıl Dany", Fransa referandumu öncesi durumu...
Şampiyon Fenerbahçe
Şampiyon Fenerbahçe
Kanarya, 6. haftada zirvesine yerleştiği Süper Ligi mutlu sonla...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu