|
|
Onur Air savaşlarından çıkan ders
Her 'güzel' 'doğru' olmuyor. Kriz yönetimi en zor iletişim görevlerinden biridir. Her ne kadar pek çok iletişimci, krizleri fırsata çevrilecek birer olanak olarak görseler de, pek çok kriz insanın itibarına da ticaretine de çok büyük hasarlar verebilir. Son günlerde krizlerin büyük başarıyla yönetilebileceğine örnek olacak iki büyük iletişim zaferine tanık olduk. Her ikisi de sadece Türkiye'de değil bütün dünyadaki üniversitelerde PR derslerinde, ya da kriz iletişimi seminerlerinde vaka olarak ele alınabilir. Birincisinin başrolünde Mey İçki A.Ş. vardı. Kendisi dışında gelişen polisiye bir olaya Mey, çok akıllı bir şekilde müdahale etti. Trilyonlara mal olsa da, sahte Yeni Rakı krizini mükemmel bir şekilde yönetti. Kendi ürünlerini toplattı. Şişelerini değiştirdi ve tekrar piyasaya verdi. Bunu da hem PR hem reklam alanında gayet iyi tanıttı. Bu krizden kendisine çok yüksek itibar puanları alarak çıkmayı başardı. İkinci başarı öyküsü Onur Air'e aittir. Bir kurumu yok edebilecek bir iletişim tsunamisini savuşturmakla kalmadı, 'onur ve itibar savaşının' muzaffer kahramanı olarak iletişim tarihine adını yazdırdı. Onur Air kendisine alanlarını kapatan Almanya, Hollanda ve İsviçre'ye teşekkür borçlu. Belki kısa bir süre için bir miktar para kaybetti ama itibarını katlayarak artırdı. Bir: Çok hızlı hareket etti ve gündemi kendisi yönetti. İki: Birinci elden medyaya doğru bilgileri aktardı, susup saklanmadı. Üç: Konuyu başta devlet olmak üzere, tüm sosyal paydaşlarının ortak meselesi haline getirdi. Dört: Medya karşısında tüm iletişim hatlarını açık tuttu. Beş: Üçüncü tarafların, etkileyicilerin desteğini sağladı. Milan taraftarlarını Türkiye'ye taşıma hakkını elde etmesi, Onur Air dahil 15'ten fazla havayolu şirketinin bakımını yapan Adria Airways'in Başkan Yardımcısı Pavel Prhavc'in "Onur Air uçakları en az Lufthansa'nınkiler kadar güvenlidir" diye açıklama yapması iletişim açısından neredeyse son noktayı koyuyordu.
|