| |
|
|
Art Buchwald her şeyi önceden görmüştü..
Amerikalı yazar Art Buchwald, siyaset dahil yaşamın bütün alanlarının gülünç yanlarını yakalamayı başaran ve bunu gazetede köşesine taşıyan bir yazardır. Yıllar öncesinde bir yazısında şöyle demişti: -Dünya zaten gülünçtür. Biz yazarların işi, bu gülünçlüğü kaydetmektir. İngilizce evrensel bir dil olduğu için, Mark Twain gibi Art Buchwald da, tüm dünyada yazarları etkiledi. Kendini de alaya alması, mesela bizde Selahattin Duman'da, Serdar Turgut'ta da yansımalar yapmaz mı? Buchwald hiç unutmadığım yazılarından birinde, Paris'te Herald Tribune için çalışırken, sinema eleştirmenliğine nasıl başladığını anlatır. Özetle şöyle der: -Ben talihsiz bir insanım. Sinema yazarlığına başladığım 1950'lerin sonunda, yapımcı Michael Todd da, uzun filmler yapmaya karar vermişti. Bu şekilde bir filmi izlemek için yola çıkarken karım bana sinemada yiyeyim diye sandviçler hazırlardı. Bir daha birbirimizi göremezsek endişesiyle, uzun uzun vedalaşırdık. Bu yazıyı okuyalı herhalde yarım yüzyıl oldu. Ama bakıyorum şimdi ben de biraz Buchwald'ın konumunda gibiyim. ATV'de güncel konuları ele alacağımız "Beyin Fırtınası" programına başlarken, kanalın yöneticilerine "Aman programın başlangıcı 23.30'u geçmesin" diye rica etmiştim. İlk program da 23.20'de başlamıştı iki ay önce. Sonra her çarşamba başlangıç saati ileri doğru kaymaya başladı. Önceki gece program sonrası eve geldiğimde saat 03.00'e dayanıyordu. Yayın akışı belli. "Prime Time" denilen kıymetli saatler, ana haberlerden sonra iki diziyle değerlendiriliyor. Önceki akşam ise UEFA Kupası finali vardı. Sonuçta araya giren her program, her reklam kuşağı, sizin programınızın başlama saatini ileri itiyor. Bu sadece bizim programda ve sade ATV'de görülen bir durum değil. Bütün benzer programlar gece yarısından sonra başlıyor. Bu tür programların yapımcıları istedikleri kadar "Ne kadar hayati önemde konuları ele aldık" derlerse desinler, bütün bunlar uykusuz kalmayı başarabilenlerden başka kimseye ulaşmıyor. Türk kamuoyu bu şekilde Avrupa Birliği'ne değil Kurtlar Vadisi'ne girmeye hazırlanıyor. Yurt ve dünyadaki gelişmelerin, siyasetin, ekonominin falan yorumlanması önemli değil. Gündüzleri Türk kadınının uyanmasını, konuşmasını, törelere baş kaldırmasını sağlayan Yasemin Bozkurt'un, Ayşenur Yazıcı'nın yaptığı türde programlar vardı. Onlar da kaldırılıyor. Yerlerine klasiklerin dizileştirilmesi, belgeseller koyulması falan zaten söz konusu bile değil. Bereket yazı yazabiliyoruz. Bu yazılar uyku saatleri dışında da okunabiliyor. Bu da bir teselli.
|