| |
Puzzle ve parçaları
Avrupa'daki Türkiye tartışmalarında son zamanlarda bir iddia öne çıkmaya başladı: Toplumun yeniden İslamlaştırılması. AB üyeliğimize karşı çıkanların bu iddialarına dayanak yaptıkları bir kaynak da var: Jeopolitik uzmanı ve akademisyen Alexandre Del Valle'nin büyük yankı uyandıran araştırması: "Türkiye, Avrupa'da İslam'ın Truva Atı mı Olacak?" Kitapta Türk toplumunun din ekseninde yeniden yapılandırıldığı öne sürülüp epey örnek verildikten sonra bir dizi soru sıralanıyor: "AB, ordunun siyasal etkinliğinin yok edilmesini isteyerek İslamcılar'ın ekmeğine yağ mı sürüyor? Atatürk'ün laik mirası hızla gelişen bu akımı göğüsleyecek kadar köklü mü? Yoksa yalnızca ordunun bekçiliğine bırakılmış ve artık sadece kamusal alanda varlığını sürdürebilen bir Hollywood dekoru mu?"
Washington ve Ankara Avrupa'da kuşkuların giderek daha geniş kesimleri etkilemesinde elbette iki etkenin de rolü var: * ABD'nin Türkiye'yi ılımlı İslam'a, İslam ile demokrasinin bağdaşmasına örnek gösteren densiz açıklamaları. * Ankara'da iktidar sözcülerinin AB'deki Türkiye karşıtlarını yanıtlarken "dini" faktörü ön plana çıkarmaları. Örneğin Türkiye'nin üyeliğinin Samuel Huntington'un "Uygarlıklar çatışması", yani Hıristiyan-Müslüman savaşı tezine karşı en güzel örneği oluşturacağı gerekçesine fazla ağırlık vermeleri. Peki, gerçekten Türk toplumu yeniden İslamlaşıyor mu ya da İslamlaştırılıyor mu? Ne yazık ki puzzle'a her gün kuşkuları pekiştirecek yeni parçalar ekleniyor. Birkaçını aktaralım: * Dün Hürriyet gazetesinde Fatih Altaylı, İstanbul'da "Cüppeli tebliğciler terörü" yaşandığını yazdı. Bir süredir Nişantaşı'ndaki lokanta ve barları dolaşarak müşterileri dine davet eden sakallı-cüppeli bazı grupların işi kokteyl verilen mekanları basmaya kadar götürdüklerini anlattı. Altaylı'dan önce Milliyet'te Güneri Civaoğlu bir yazısını bu konuya ayırmıştı.
Çanakkale gezileri * Yine dün Çanakkale'den arayan bir kadın okurumuz, Gelibolu'daki Milli Park'a ziyaretçi akınını anlattı. Çanakkale Savaşları'na sahne olan bölgeye son bir ayda otobüslerle en az 100 bin kişinin geldiğini söyleyen okurumuz şöyle dedi: "Ancak tuhaf bi rşey var bu ziyaretlerde. Kadınların hepsi ya türbanlı ya çarşaflı, erkeklerin ise hepsi sakallı, mesli... Aynı konuyu üç gün önce CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol da gündeme getirdi: "Çanakkale Savaşı'nın yaşandığı bölge Anıtkabir'e alternatif bir mekan yapılmaya çalışılıyor. Sözde rehberler Çanakkale Savaşı'nı ziyaretçilere, Mustafa Kemal'i yok sayarak gökten gelen sarıklı kişiler ve evliyalar sayesinde kazanıldığı izlenimi yaratarak anlatıyor." Anadol'un uyarısının ertesi günü Meclis Çevre Komisyonu'nda şöyle bir diyalog yaşandı: CHP'li Ahmet Küçük: Gelibolu Milli Parkı'na yapılan geziler, bir türbe ziyareti veya dini ziyaret gibi olmamalı. İnsanlar birtakım hurafelerle memleketlerine dönmemeli. AK Parti'li İbrahim Köşdere: Orada milletimize ikinci Kabe heyecanı verebildiysek, mutluluk duyarız. * Ve yine dün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde, Leyla Şahin'in türban davasında hükümet avukatı gönülsüz, kısa, baştansavma bir savunma yaptı. Parçaları birleştirin, "Toplum yeniden İslamlaşıyor mu" sorusunu siz yanıtlayın. Ancak davayı yakından, önemle izleyen ve AİHM'nin bu konuda ilk kararını içtihat kabul eden Fransa'nın yanıtı belli bile...
|