Sezer'den TÜBİTAK yasasına veto
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer TÜBİTAK yasasını, 3., 4. ve 9. maddeleri yeniden görüşülmek üzere meclis başkanlığına geri gönderdi..
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in iade ettiği "Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un ilgili maddeleri, TÜBİTAK Bilim Kurulu`nun oluşumu, yapılacak atamalar ve görev süreleri düzenleniyor.
Sezer geri gönderme gerekçesinde ilgili maddelerdeki düzenlemeleri TÜBİTAK'ın bilimsel özerkliği, kamu yararı ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını belirtti.
Gerekçede, "Bir yandan Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu`nun statüsü "ilgili kuruluş"a dönüştürülüp Kurum daha özerk bir yapıya kavuşturulmak istenirken, öte yandan Bilim Kurulu üyelerinin atama yetkisinin, vesayet sınırlarını aşacak biçimde doğrudan Başbakan'a verilmesi bir çelişki oluşturmaktadır" denildi.
Yürürlükteki kurallara göre, TÜBİTAK'ın bağlı kuruluş statüsünde olduğunu, bu bağlılığın Anayasa'nın 123. maddesinde yer verilen yönetimin bütünlüğü ilkesinin gereği olduğu Başbakan'ın Kurum üzerindeki vesayet yetkisiyle somutlaştığını ifade eden Sezer, vesayet yetkisinin sınırının Kurum'un bilimsel özerkliğini oluşturduğunu vurguladı. Sezer, şunları kaydetti:
''Nitekim, Başbakan'ın vesayet yetkisi, Bilim Kurulu üyeliği seçimini onaylayarak kesinleştirmek ve Bilim Kurulu'nca seçilen kurum Başkanı'nı atanmak üzere Cumhurbaşkanı'na önermek göreviyle belirginleşmekte, ayrıca, Kurum'un denetiminde de kendini göstermektedir.
Belirtmek gerekir ki Başbakan'ın sözü edilen vesayet yetkisi, Bilim Kurulu üyeleri yönünden, yapılan seçimleri onaylamak ya da onaylamamakla sınırlıdır. Bir başka anlatımla bu vesayet yetkisi Başbakan'a Bilim Kurulu'nun seçtiği kişileri onaylamaması durumunda bu kişileri kendisinin seçme ya da belirleme yetkisini içermemektedir. Aynı hukuksal durum, Kurum Başkanı için de geçerlidir.
Sonuç olarak, TÜBİTAK'ın Başbakan'ın öğeleri Yasa'da gösterilen sınırlı vesayet denetiminin altında, yine Yasa'da yer verilen kurallar çerçevesinde kendi karar organını oluşturan, üyelerini ve Başkanı'nı seçen, çalışma düzeni ve yöntemini belirleyen, araştırma ve yayın konularını saptayıp, yürütmek ve ilgisini bu doğrultuda çalışmaya yöneltmek serbestliğine sahip özerk bir bilim kurumu olarak işlevini sürdürmesi öngörülmüştür.
Kurum'un bu biçimde düzenlenmesi, görevlerinin niteliği, bilimsel etkinliklerinin ağırlığı ve önemi nedeniyle her türlü dış etkilerden ve siyasal karışmalardan uzak tutulması ve özellikle bilimsel saygınlığının sağlanması gereğine dayanmaktadır. Bu gereklilik, Kurum'un idari ve mali özerkliğiyle korunan bilimsel özerkliğinin dayanağını ve gerekçesini de oluşturmaktadır.
Kurum'a ilişkin düzenlemelerde, Kurum'un işlevinin gözönünde bulundurulması ve bu işlevden kaynaklanan özerk yapısının korunması gerekmektedir.
Oysa, incelenen Yasa'yla yapılan düzenlemelerde, Bilim Kurulu üyelerinin yarısının, yani 7 üyenin doğrudan Başbakan'ca atandığı; Kurum Başkanı'nın Başbakan'ca atanan üyeler arasından belirlenmesi durumunda ise boşalan bu üyelik için de yine Başbakan'ca atama yapılacağından, Başkan dahil toplam 8 Bilim Kurulu üyesinin doğrudan Başbakan'ca seçilerek atanabileceği; bu sayının ise Bilim Kurulu'nun toplanma ve karar yeter sayısına eşit olduğu görülmektedir.''
BAŞBAKAN'IN VESAYET YETKİSİ
Sezer, söz konusu Yasa'nın 3. maddesiyle yapılan değişiklikle, görev süresinin dolması ya da üyeliğin boşalması durumunda, süresi içinde yeni üye belirlenip onaya sunulmaması, 4. maddesiyle yapılan değişiklikle, Bilim Kurulu'nun herhangi bir nedenle süresinde Başkan adaylarını belirlemesi, 9. maddesiyle getirilen geçici 4. maddesiyle de, Yükseköğretim Kurulu Genel Kurulu ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nce, süresi içinde üyelerin belirlenip sunulmaması durumlarında, üyelerin, gerekli koşulları taşıyanlar arasından Başbakan'ca doğrudan atanmasına; Başkan'ın ise, yine gerekli koşulları taşıyanlar arasından Başbakan'ca doğrudan seçilerek Cumhurbaşkanı'nın onayına sunulmasına olanak sağlandığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Sezer,gerekçesinde şunları ifade etti:
''Böylece, Başbakan'ın Kurum üzerindeki vesayet yetkisi, kendisine sunulan seçimi onaylamaktan öte, Yasa'da öngörülen koşulların oluşması durumunda, bu atamayı doğrudan yapmayı içerecek biçimde genişletilmektedir.
Vesayet kurumunda olması gerekenin çok üzerinde yetkiler içeren bu düzenlemeleri idari ve bilimsel özerklikle bağdaştırmak olanaklı değildir.''
|