Usame'nin yengesi konuşuyor!
Kitap; "Usame Bin Laden, kocam Yeslam'ın küçük kardeşidir" diye başlıyor. Kitabın yazarı, Carmen Bin Laden adında orta yaşlı bir kadın. Kendisinin de söylediği gibi, ilk kez "Suudi toplumuna ve Bin Laden ailesine içeriden bir bakış" denemesi bu. İçeriğine bakıldığında Carmen'in "çok cesur" bir kadın olduğu söylenebilir. Çünkü söylediklerini her "babayiğit"in, ya da aslına bakarsanız her "anayiğit"in yazıp söyleyebilmesi çok zor. (Anayiğit tanımlaması lafın gelişi değil. Carmen Bin Laden, üç kız çocuğunun annesi... Doğal olarak, onlar da Usame Bin Laden'in yeğenleri.) Evet, bu iddiaların yazılabilmesi cesaret ister... Kendi deyimiyle "korku ve ürküntü" duymadan kaleme alınabilmesi mümkün değil. Ancak... Öte yandan... Bu iddiaların, özellikle Suudi Ailesi ve Suudi toplumuyla ilgili olanlarının doğruluk derecesi de tartışmalıdır. Şu anda ayrı yaşadığı bir "ülke"ye öfke duyan bir "kadın"ın "objektif"liği de sorgulanacak bir şeydir. Carmen Bin Laden'in yazdıkları bu nedenle, okuyucunun "soru" işaretleri ihmal edilmeden okunmalıdır. Ama yine de okunmalıdır.
Bu yazının amacı da bu iddiaların bu köşeye taşınması değildir zaten. Bütün dünyanın artık adını ezberlediği "enişte"siyle ilgili "yenge Carmen"in gözlemleri daha ilginçtir: "Usame Bin Laden, kocam Yeslam'ın küçük kardeşidir. Aslında birçok kardeşinden biridir. Onu yıllar önce Suudi Arabistan'da yaşarken tanımıştım.O zaman Usame genç bir adamdı, ama hep hükmedici bir kişiliği vardı. Uzun boylu ve haşin biriydi. Taviz vermez dindarlığı, ailesinin dinine bağlı üyelerinin bile gözünü korkuturdu. Usame, Sovyet işgali sırasında Afgan direnişçilere yardım eden bir yöneticiydi. Sovyetler ülkeden çekildikten sonra Usame evine geri dönmüştü ve yıllardır kahraman muamelesi görüyordu."
Carmen, daha sonra; Bin Laden'in, Sudan'dan Afganistan dağlarına ve oradan 11 Eylül'e uzanan yolculuğunun bilinmeyenlerini de anlatıyor uzun uzun. Suudi Arabistan'da; kraliyet ailesindeki iki aşiretin, 11 Eylül'ün ardından, saldırıları şiddetle kınayarak Bin Laden'le bütün ilişkilerini kestiklerini anlatıyor Carmen. Ama desteğin başka boyutlarda sürdüğünü "iddia" ediyor ve devam ediyor: "Usame Bin Laden ve onun gibiler, çölün ortasında kendi kendilerine serpilmedi. Onlar bu hale getirildiler. Onlar hoşgörüsüz ve şeffaf olmayan bir toplumun ürünleri. Usame öldükten sonra, korkarım ki onun yerini alacak binlercesi var."
Carmen'in öteki iddiaları üzerinde durulmayabilir. Ama bu son tespiti önemli ve ürkütücüdür: "...yerini alacak binlercesi!.." Ürkütücü başka gelişmeler de dünyanın gözleri önünde yaşanıyor: Orta Asya Cumhuriyetleri'nde radikal dinci akımlar çığ gibi büyüyor ve harekete geçiyor. (Ne tuhaftır ki, bu güçleri de zamanında ABD'nin desteklemiş olduğu gerçeğini herkes biliyor.) Öte yandan, radikal İslamcı örgütlerle ilgili bilgilerine, ABD'nin tam göbeğinden "gözlemler" ekleyen Ruşen Çakır'ın geçen hafta söyledikleri de dikkatlerden kaçmamalı: 11 Eylül benzeri, yeni ve büyük bir terör dalgasının eli kulağında. Ufak bir Cesna uçağı koca Amerika'yı neden bu kadar korkuttu dersiniz? Rüzgâr eken fırtına biçiyor. Ama biçilen de sadece "eken" olmuyor ki!
|