|
|
|
|
|
|
Düşman kazanma sanatı
Newsweek dergisinin 'Guantanamo üssündeki Müslüman tutukluları taciz ve tahrik için tuvaletlerine Kur'an-ı Kerim konduğu' yolundaki haberi İslam dünyasında büyük tepkilere yol açarken Türkiye'de pek yankı bulmuş sayılmaz. Tabii ki Afganistan'daki gibi ölümlere yol açan taşkın gösteriler temenni ediyor değilim. (Pakistan'daki gösterilerin çoğu son derece barışçıl bir havada geçmiştir.) Böyle bir rezalet ihtimali Türkiye'de sadece belirli bir yayın kesiminde mi yankı bulmalıydı? Kur'an-ı Kerim'e hakaret girişiminden rahatsızlık duymak yalnızca gedikli Amerikan düşmanlarıyla ve kökten-İslamcı cepheyle mi sınırlı kalmalıydı? Kaldı ki böyle bir olay gerçekten yaşanmışsa sadece dini boyutla sınırlı bir rezaletle mi karşı karşıyayız? Ortada temel insan haklarına yönelik yeni ve iğrenç bir saldırı ihtimali varken bizim sergilediğimiz sınırlı ve çok düşük yoğunluklu duyarlılık insanı gerçekten hicaba sürüklüyor. Medyanın genel kayıtsızlığı tabii ki -kerhen veya gönüllü- Amerikancılık gereği değildir. Burada, insan hakları konusunda ve özellikle de halkın kutsalına karşı hakaretler karşısında samimiyetsizlik sırıtmaktadır. Oysa Guantanamo sadece bu ihtimal yüzünden değil, ABD şahinliğinin kendisine yüklediği özel misyon dolayısıyla muazzam bir insan haklarını ihlal anıtı niteliğindedir. Bilindiği gibi Guantanamo üssünde 520 Müslüman tutuklu bulunuyor. Bunların çoğu, 11 Eylül sonrası Kaideci Avı'na çıkan ABD'nin Afganistan işgali sırasında yakaladığı kişilerden oluşuyor. Pentagon'un 'düşman savaşçı' diye tanımladığı bu tutukların son derece gayr-i insani şartlarda yaşadıkları artık bir sır değil. Şimdiye kadar doğru dürüst savunma hakkı dahi tanınmayan bu tutuklulara işkence yapıldığına ilişkin sayısız kanıt Batı medyasında da yankı bulmuştur. Dolayısıyla Guantanamo'da her türlü kepazeliğin yaşanması çok yüksek bir ihtimaldir.
Beğenmediğimiz Suudi Arabistan'ın Newsweek yayınlanır yayınlanmaz resmen harekete geçmiş, henüz bir derginin haberi niteliğindeki ihtimalden ötürü kınamada bulunmuş, sorumluların cezalanmasını istemiştir. Biz ise şimdilik resmen 'Duymadım, görmedim, bilmiyorum' oyunu oynuyoruz. ABD ne yapıyor? Yetkililerin ağzından 'araştırıyoruz' yolunda açıklamalar birbirini izliyor. Fakat Genelkurmay Başkanı Myers şimdiye kadar iddiaları doğrulayacak bir kanıta ulaşamadığını belirterek meseleyi çok basitçe geçiştirmeye çalışıyor. Irak'ta yaşanan işkence olaylarından sonra artık ABD şahinlerinin her yerde sistemli şekilde insan haklarını ihlal edebileceğine ilişkin çok güçlü bir kanaat özgür dünyayı ve bağımsız aydınları kuşatmış bulunmaktadır. BBC'nin bu konuda düzenli olarak yayınladığı dosyalar; ABD şahinliğinin Müslüman insanlara yönelik güncel sabıkaları ile yeni bir batılı utanç külliyatı geliştirdiğini belgeliyor. Bu şahinliğin Kaideci Avı adı altında yürüttüğü devlet terörü, Çin'in Doğu Türkistan'da uyguladığı resmi vahşetle rekabet edebilecek bir insan haklarını ihlal paketi niteliğindedir. Söz konusu paket içinde BBC'nin üzerinde ısrarla takip ettiği öylesine ahlaksız bir boyut var ki ortalama batılı insanların ar damarlarını çatlatmaktadır. Buna göre ABD Kaideci olduğu zannıyla gözaltına aldığı Müslümanlara yapılacak işkenceleri başka ülkelere ısmarlama yolunu keşfetmiş bulunmaktadır. Üstelik bu siparişi, savaş eşiğinde göründüğü Suriye gibi ülkelere bile yapabilmektedir. Nitekim BBC Mahir Aras isimli Suriye kökenli Kanada vatandaşının başına gelenlerin öyküsünü yansıtınca pek çok batılının vicdanı dondu. Anılan kişi Kennedy havaalanında FBI tarafından gözaltına alınmış, günlerce sorgulanmasına rağmen kendisine herhangi bir suç isnat edilememiştir. Sonrasında tutuklu kişi deri koltuklu özel bir uçakla Suriye'ye yollanır. Muhtemeldir ki kendilerini savaş tehditleri yapıp duran ABD'ye yaranmak için Suriye makamları bir yıl boyunca bu adama işkence yaparlar. (Mahir Aras'ın avukatları şimdi, resmen uluslararası işkence maşası kullanan ABD'nin bu iğrenç uygulamasını kanıtlamaya çalışıyorlar.) Doğrusu ABD şahinliğinin tuvaletlere Kur'anı Kerim koyduracak kadar iğrençleşip iğrençleşmediği henüz kesinleşmiş değil. Ancak bu kadroların şimdiye kadar kesinleşmiş olan suçları bile dünyada ABD karşıtlığının tırmanmaya devam etmesi için yeteri kadar iz bırakmıştır. Şahinlik sanki ABD için mevcut küresel nefret ve karşıtlığı yeterli bulmuyor, gücüne denk büyüklükte bir düşman tedarik edebilmek için yırtınıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|