|
|
|
|
|
Kebap 'fişi çeker' mi?
|
|
Ateş Hattı, 'O Şimdi Mahkûm' filmindeki polemiği sayfalara taşıyor: Kebap yemek erkekliği bozar mı? Bu 'ateşli' tartışmada kardiyolog Çavlan Çiftçi'den uyarı geldi: Kebap iktidar problemi yaratabilir...
Kebap erkeği bozar mı?
Reha Muhtar'la Ateş Hattı bu hafta 'kebap sorununa' el atıyor. Muhtar konuklarına 'Kebap erkekliği bozar mı?' diye soruyor, konukları tartışıyor.
Her şey, bu Abdullah Oğuz denilen adamın başının altından çıktı.. Gitti bir film yaptı.. Filmin adını "O Şimdi Mahkum" koydu.. Filmin kabadayısı.... Güzel bir kebap- rakı muhabbetinin gecesi, Rus sevgilisiyle tam halvet olacakken, birden her şeyiyle iniveriyor, daha doğrusu sönüveriyor.. Rus güzel bu sönme ve inme durumu için, "Akşam yediğin kebaptandır" diyor.. Vay sen misin bunu diyen.. Bizim kebapçılar ayaklandı.. Kebap söndürmez, alevlendirir diye bağırıyorlar.. Doktorlar, damar sertliği falan derken, kebap ile iktidarsızlık arasında dolaylı bir ilişki olduğunu söylüyorlar.. ATEŞ HATTI'na katılan iki doktordan kardiyolog Çavlan Çiftçi hanım, "Kebap kuyruk yağından dolayı damar sertliği yapar.. Damar sertliği de iktidarsızlık" deyip çıktı... Bizim Mehmet Barlas buna çok kızdı.. Kebapta afrodizyak vardır dedi.. Ne miymiş afrodizyak? "Acı var acı kebapta" dedi Barlas, o da cinsel uyarıcıdır...
MUHTAR: Abdullah Oğuz'un filminde bir erkek, filmin kahramanı bir bayanla cinsel ilişkiye girecek, sevişecek. O ilişki gerçekleşmiyor, gerçekleşmiyor, gerçekleşmeyince sevgilisi diyor ki, "Kebaptandır, akşam yediğim kebaptandır." Belki de .. Sevgili Mehmet Barlas'ı ne kadar tanıyorsunuz bilmiyorum. Kendisi Antepli... Yörenin kebaplarını sürekli her yerde yazmakla meşguldür. Entelektüel kişiliğinin yanı sıra böyle bir kebap misyonu var. Bir kere bu diyalog nereden başladı. Önce bir Abdullah Oğuz'dan öğrenelim. Senaryoda mı vardı, senaryoda neden vardı, neden böyle bir şey oldu. Kimse anlayamadı bunu önce?
OĞUZ: Senaryoda böyle bir şey vardı. Başrollerden Burhan Öcal'ın oynadığı karakter Numan Kolsuz yeraltı dünyasına ait bir adam. Özetle; işlemediği bir suçla suçlanıyor, kaçıyor yurtdışına. Ve sonra da dönüyor, teslim olacak. Bir planı var kafasında. Filmin sonuna kadar anlamıyoruz bu planı. Bir sahne görüyoruz. Bu kebap sahnesi öncesinde, üç beş tane yeraltı dünyasından arkadaşıyla oturmuş.. Rakı içiyorlar. Diyor ki, 'Arkadaşlar öyle bir plan yaptım ki ben bir efsaneyim' diyor. Efsane olacağım demek istiyor. Ben bir efsaneyim deyip masadan kalkıyor, çat diye kesiyoruz yatak sahnesinde. Ben bir efsaneyim derken yatakta başarılı olamadığını görüyoruz. Aslında iki sahne arka arkaya geldiği zaman çok komik oluyor. Başarılı olamıyor, kadının yanına şöyle bir nefes nefese yatıyor. Tatmin olmamış bir kadıngörüyoruz yatakta, sevgilisi Rus Katerina. Adam, 'Kafamda çok kurdum herhalde' diyor, sevgilisi de diyor ki; 'Kebaptandır' ekranlarda görüyoruz.
MUHTAR: Neden böyle söylüyor? OĞUZ: Anlıyoruz, ki ondan evvel direk rakı sahnesinden geldik. İlişkiye girmeden evvel adam o gün çok kebap yemiş, kadın da ona bağlıyor. Böyle bir sahne vardı, konu durum komiğiydi.
MUHTAR: Mehmet Barlas ne diyeceksiniz bu durum komiği duruma?
BARLAS: Tabii doktorlar anlatacak ama bu cinsel yetersizliğin çeşitli sebepleri var, biri fiziksel sebepler biri.......
MUHTAR: Peki kebapla ilgili var mı?
BARLAS: Kebapla ilgili yok. Bir kere Güneydoğu mutfağında acı var. Senin var ya, acı var mı acı. Acı afrodizyaktır. Güneydoğu mutfağı falan yapmaz bu işi. Başka bir sebep vardır. İkinci Dünya Savaşı'nda kadın tuvalete girmiş Londra'da. İşini bitirmiş yaşlı kadın, sifonu çekmiş. O sırada Almanlar da Londra'yı bombalıyormuş. Oraya bomba düşmüş kadın tam sifonu çekerken. Enkazın altından çıkarmışlar. Ben o kadar hızlı çekmedim diye bağırıyormuş Çünkü bombanın düştüğünün farkında değil. İşte buna 'uygun milliyet' diyorlar. Kebap yediği için empotans doğmamış, başka nedeni vardır.
MUHTAR: Peki neden böyle bir şeye ihtiyaç duydu?
BARLAS: Ben olsam Abdullah'ın yerinde mesela; 'sen yine hamburgerciye mi gittin' derdim. Çünkü hormonlu etleri yiye yiye insanlar hem obez oluyor hem empotan oluyor. Ama kebap öyle değil, kebapta hormon falan yok.
MUHTAR: Öyle mi ben Çiftçi hanıma sorayım? Empotans dediğiniz iktidarsızlık değil mi? Halk arasında bir doktor gibi söylüyorsunuz da, insanlar pek anlayamayabilir.
ÇİFTÇİ: Bizim söylediğimiz damar sertliği, halk dilindeki gibi sadece koronerleri tutmuyor, tüm damar sistemini tutuyor. Aynı şekilde ereksiyona sebebiyet verecek damarları da ilgilendirebiliyor.
MUHTAR: Bu durumdan yola çıkacak olursak iktidar problemi yaratıyor mu kebap?
ÇİFTÇİ: Yaratabilir... Kolesterolü yükselterek damar sertliğine zemin yaratarak, damar sertliğini artırarak...
ÖZALP: Şimdi etin sadece kebap formunu konuşuyoruz ama madem kolesterolden açıldı, bu iş kolesterolü tetikliyorsa damar sertliğini tetikliyorsa o zaman bundan kebapçıların alınması çok mantıklı değil. İnegöl köftesi de kırmızı etten, bildiğimiz etten üretiliyor. O zaman İnegöl köftecilerin de ayağa kalkması lazım. Burada bire bir herhangi biryiyecek maddesinin suçlanması bence doğru değil.
MUHTAR: Madem bu kebabın her tarafını konuştuk, cinsel ilişki ile ilgili kısmını Mehmet Barlas'a soracağım önce. İlk defa kebapçıya götürmezsiniz hoşunuza giden bir hanımefendiyi değil mi? Eşinizi herhalde ilk yemeğe götürdüğünüz zaman bir kebapçıya götürmediniz, daha böyle romantik bir ortama götürdünüz. Kebapçıyla başlamaz pek ilişkiler, hiç kimsenin hayatında, romantik dünyasında kebapçı yoktur pek...
BARLAS: Yani eğer kalbe giden yol mideden geçiyor ise, ben genç olsam şu anda ilk tanıdığım ve ağzının tadını bilen bir genç kızı alır kebapçıya götürürüm. Yani ağzının tadını biliyorsa...
MUHTAR: İlk baş başa yemeğinizi kebapçıda mı yersiniz?
BARLAS: Kebapçıda olduğumuz için baş başa olmaz, etrafta da masalar olur.
MUHTAR: Yani ilk olarak çıkardığın kızı ben kebapçıya götürürüm diyorsun öyle mi?
BARLAS: Eğer akıllı, ağzının tadını bilen bir kız ise, ülkesinin toprağının farkında olan bir kız ise onu kebapçıya götürürüm. Ama gözü yukarıda, dışarıdaysa Fransız lokantası diye götürürüm bir Türk lokantasına, orada Türk yemeklerini Fransız yemeği diye yer, o kıza da sıfır numara not veririm...
MUHTAR: Siz kebapçıya götürerek bir hanımın, kızın hayatınızda ilk olarak kalbine gideceğine inanıyorsunuz.
BARLAS: Aklına gireceğine inanıyorum çünkü ben akılsız kalplere hiç değer vermiyorum...
MUHTAR: Peki ne ısmarlardınız mesela ne önerirdiniz orada?
BARLAS: Mesela eğer iyi bir Antep lokantasına gidiyorsam başında mutlaka bir Alinazik söylerdim, o patlıcanla kıymanın ve yoğurdun beraberliğidir. Onun üstüne de bir tane tüfe kebabı söylerdim ya da küşneme söylerdim ve o kıza anlatırdım ki küşneme hayvanın, koyunun toprağa değmeyen yerinden yani omurgasının iki yanından alınan etten yapılmış havyar kadar değerli bir ettir.
MUHTAR: Hanımefendi ne diyeceksiniz?
ÇİFTÇİ: Aslında beni nereye götürdüğü hiç önemli değil, kafası ilgilendirir. Çünkü ben çok az yiyen bir insanım. Her türlü yemeğe de uyarım.
MUHTAR: Mesela sizin hanım arkadaşınız size 'kebapçıya gidelim' dedi, evet o söyledi...
ÖZALP: Normal bir erkek olarak kıracak değiliz herhalde. Yani sadece kebap seven birisiyle çok iyi beraber olacağız demek değil ama kebapçıya gidelim dediği zaman da hayır demem...
MUHTAR: Çok teşekkürler...
|
|
|
|
|
|
|
|
|