Alsak alsak manitaya ne alsak?
Tabii ki de doğum günü hediyesi... Yılbaşı, Sevgililer Günü, ilk bakışma, ilk yemek yemek, ilk öpüşme, ilk 'seni seviyorum' deme günleri bir yana sevdiceğinizin doğum günü bir yana... Dile kolay yiğidiniz aslanınız, kalbinizin prensi, bir taneniz, her şeyiniz, arım balım peteğinizin (salsanız bu liste sonsuza dek gider) doğum günü işte! Hem de beraber kutlayacağınız ilk doğum günü... Üçüncü doğum gününden sonra - Allah'ın emri- hadiseyi gömlek, kravat, kalem, ayakkabı boyutuna taşıyacağız zaten. Ama şimdi aşk başımda dumanken ortaya şöyle yanar döner bir şeyler yapmalı, sürprizi patlatmalı, manitayı şaşkına çevirmeliyim... Ama ne? Ne? Ne? İyisi mi önce halkın nabzını tutalım. Ne demişler 'Bir elin nesi var iki elin sürprizi var'... Yahu biraz yaratıcı olalım arkadaşlar!!! Kime sorsam yüzde doksan dokuz cevap şu; (sırıtarak ve en iyi fikri bulmuş edasıyla) "Şekerim şöyle en manzaralı, en jakuzilisinden bir otel odası tut!" Amma meraklısınız adamı odaya atmaya ya... Sırf kızlar olsa iyi, erkek kısmının da müthiş fikri bu. Bir de otelin karşısındaki billboard'a ilan verelim, Cem Özer abimizi saygıyla anmada kusur etmeyelim bari. Otel arkası en yaratıcı fikir 'yemeğe götür'... Ne yemeği ya, anladık adam Boğa burcu; boğazına düşkün de yaratıcı olalım arkadaşlar! Gay bir arkadaşım "Gay kulübe götür, ona danslar falan yaparlar, göbek atarsınız ayyy kızım yıkılırsınız valla" dedi. Yıkılmak da laf mı, ilişkimizin sonu olur cicim!.. Onu da geçiniz... Ya ne yapsam? Ne etsem? Hah! Kapalı Çarşı'dan dansöz kostümü edinip, yanıma da Balık Ayhan'ı katsam. O çalsa ben döktürsem... Yok yok o da çok cıvık iş. Şu Boynerler'in 'Back Up' denen bir zırıltısı varmış. Bir keresinde bir müşterisi rica etti diye sevgilisinin arabayla önünü kesip güller yağdırmışlar... Biz gül yağdırmayız da balonlar falan uçururuz... Yok ya, benimki terstir, sinirlenir şimdi... Sürpriz parti topuna girsem? Aman yok en son bu topa girdiğimde manitamın şuursuz bir arkadaşı partiye iki saat kala "Abi akşam sana sürpriz parti varmış, gelemiyoruz kusura bakma" diye mesaj çekmişti... En iyisi erkek olmak valla! Erkek dediğin birinci doğum gününde bilgisayar, yılbaşında da printer'ı (yazıcı) alır tepe tepe kendi kullanır. Evinin önünde seranat yapsam; bu ne patırtı diye fırça yerim. Havai fişek patlatsam; sevgilimi yerinden kaldırana kadar gösteri biter. Konsere götürsem Manga, Mor ve Ötesi, Sezen Aksu; eh pazartesi en kelek gece... Al adamı meyhaneye götür, arkadaşları da topla hadisesi benimkini tümden bozar... Çok romantik komedi izlemiş bir arkadaşımın "Öğle yemeğine Paris'e götürseneeee süper olur kızım" tavsiyesine uysam, bir ay fotosentezle yaşarım artık... Sinema kapatıp, en sevdiği filmi yayınlatsam hani özel gösterim olayı; şöyle şampanyalı, yemekli filan... Rezalet çünkü adamın en sevdiği film 'Vampirle Görüşme'. "Pastaya resmini bastır", "Özel tişört yaptır", "Evine kahvaltı gönder", "Çocuklar ona şarkı söylesin", "Zeytin ağacı al", "Sezonluk maç bileti hediye et", "İki kişilik uçak bileti al şöyle uzaklara deniz kenarlarına" "Yüzük al", "Bere al"... Olmaz arkadaşlar kesmez! Sevgiliye hediye dediğin özel ve kalıcı olmalı. Yıllar sonra bile neşeyle hatırlanmalı, saklanabilmeli, şöyle iki damla yaş gözde donup kalmalı hani... Yoksa koş Akmerkez'e, sardır şöyle allı güllü paketlere salla gitsin değil mi?..
|