|
|
Çok yaşamanın sırlarını veren tuhaf bir buluşma
Bu ara medyada iki kişi sağlıklı ve uzun yaşamaya takmış vaziyette. Biri Özer Çiller, diğeri Ertuğrul Akbay. Bu konuya nasıl değinsek diyorduk ki, birden aklımıza ikisini bir araya getirip bir röportaj yapma fikri geldi. Hay aklımızla çok yaşayalım dedik ve başladık röportaja... - Hoş geldiniz Ertuğrul Bey. Hoş geldiniz Özer Bey... - Ben daha çok hoş geldim. Neden? Çünkü ben Kafkasya'dan geliyorum. Biz orada böyle gördük, böyle öğrendik. Orada geçende bir doğum günü partisine katıldım. Teyzem tam 160 yaşını bitirdi de. - Ohaa... falan olabilir miyiz izninizle? - Rica ederim. Olun tabii ama şunu da dinleyin ondan sonra olun ne olacaksanız; yaş günü boyunca teyzemin artık evlenme yaşının geldiği, bir 20 yıl daha evlenmezse evde kalacağı konuşuldu. İleride bunun yaşlılığı da var değil mi ama?! - Yok artık Lebron James. Özer Bey siz ne dersiniz bu duruma? - Ben de uzun zaman Tansu Çiller'le birlikte yaşadım. Kafkasya'da yaşamaktan daha zor bir deneyim takdir edersiniz ki... - Bak bak şu pazulara bak... Elle bak... Elle elle korkma patlamaz. - Ertuğrul Bey lütfen ama... - Ah ulan ah... California Valisi olacak adamım. Arnold da kimmiş? Adama maille resimlerimi yolladım. "Who the fuck you are?" diye cevap geldi. Kafkasya'da bu "Ben ettim sen etme, gururumla daha fazla oynama" demek... California Valisi olayım, 2 günde bitiririm sözde Ermeni Soykırımı meselesini... - Ertuğrul Bey, çene ishalini geçirmek için Kafkasya'da ne çayı içiyorlar? - Hö? - Hö ya... Şu kaslarınızı biraz toplayın da Özer Bey de oturabilsin. Şişirme şunları be adam... Korkuyor adam... Özer Bey siz gelin yamacımıza... Siz de yarı-galaktik malaktik birtakım insanlardan bahsediyorsunuz. Holostik diyorsunuz pencere diyorsunuz. Pencere mi açık alıyor evde, kurandelde mi kalıyorsunuz? Uçtunuz mu siz? - Ben uçmadım da... Uçurabilirim istersem... Tansu'nun soyadını boşuna almadım ben. Gerçek soyadım Uçuran benim. Bu yeteneğim malzeme yapılmasın istedim. İnsanları düşünce gücüyle uçurabilirim ben. Ertuğrul Bey'e iyi bakın şimdi... Hoooooppp!!! - Aaaa... Uçtu uçtu Ertuğrul uçtu... - İndir beni be adam... İndir diyorum. Kafkasya'da uzun yıllar kaldım ben. Kafka okurum. Kafkas'ın kestane şekerine bayılırım. Hala Kafkas Halk Dansları oynarım ben... İndir beni... - Fena da olmadı esasında. Orada kalsın Özer Bey. Pazuları da şişirince Kapadokya'daki balonlar gibi oldu... - Öyle çayla solaryumla olmuyor bu işler Ertuğrul Efendi. Zamanında mundar ettin gül gibi Gırgır Dergisini... Ben çok seviyordum o dergiyi... Hep bugünleri bekledim. İşte intikam günü geldi çattı... - Kafkasya'da olsaydık görürdün sen... 3 tane 150'lik gençle seni dut pestiline çevirirdik... İndir ulan beni... - Bak hala Kafkasya diyor. Yüksel, ki yerin bu değildir. - Dur Özer Bey dur, tavanı delecek. Düşmez di mi oradan o? Kafamıza Ertuğrul Akbay yağmasın. Düşünce başımıza iş açılmasın. - Yok yok bir şey olmaz. Düşünce gücü bu işte... - Tansu Hanımla bu konuları konuşuyor musunuz? - Konuşmuyoruz. Daha çok telekinetik yolla anlaşmaya çalışıyoruz. Tansu'yla da konuşmadan düşünce gücüyle anlaşmaya çalışıyoruz. Ama huylu huyundan vazgeçmiyor. Potlarıyla ne holostik bırakıyor ne galaktik ne pencere... "Ah Özer ah diyor, ben iktidardayken bunları yapacaktın, uçururdun ne kadar rakibim varsa, ben de hala başbakan kalırdım" diyor... Ahanda mesaj geldi. Telekinetik olarak mesaj atmış, akşam yemeğe misafir varmış. 10 dakika sonra... Astral seyahatle eve gitmek zorundayım kusura bakmayın. - Selametle... Anaaaa... Valla gitti adam. Yok oldu birden. - Ben ne olucam burada tepede? - Eyvah Ertuğrul Akbay'ı unutmuşuz burada... Özer Bey de gitti... Ne yapıcaz şimdi? - Kafkasya'da ip bağlayıp çocukların eline tutuşturuyorlar bu durumda... Şaka yaptım şaka... Bakışlarınızı hiç sevmedim. Şaka diyorum şaka... Kafkasya'da da yapıyorlar böyle şakalar. Ömrü uzatıyor... Burada değil. İndirin beniiii...
|