|
|
|
|
|
|
Kendini sadece işine adadı ailesi arkada kaldı
Nur Ger 48 yaşında, 18 yaşından beri sigortalı. Çok iyi bir eğitim geçmişi var. Zamanında sekreterlikten tutun da simültane tercümanlığa kadar birçok işte çalışmış. Şimdi dünyanın dört bir yanına ihracat yapan, 8 milyon dolarlık cirosu olan bir tekstil şirketinin kurucusu ve yöneticisi.
Nur Ger'in hikayesi, babasının ölümüyle başladı. Liseyi henüz bitirmişken babasını kaybeden Ger, iş hayatına mecburen giriş yaptı: "Babam Sultanhamam tüccarı, hep annemle birlikte çalışmış. En büyük hedefleri, benim çok iyi eğitim almammış... Galatasaray Lisesi son sınıfında burslu olarak Amerika'ya gittim. Döndüğümde 17 yaşındaydım, birkaç gün sonra babam vefat etti..." Bu ani vefat, Ger'in omuzlarına da ağır bir sorumluluk yükled: "Annemle alacak, borç ne varsa kapatmak için çalışmalara başladık. Konfeksiyon işiydi babamın yaptığı. Bir taraftan Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyor, bir taraftan İngilizce ders veriyordum. Sekreterlik yaptım, sonra simültane tercümanlığa başladım. Annem küçük konfeksiyonumuzda para kazanmaya çalışıyordu. İki üç sene sonra yaşam seviyemiz belli bir seviyeye geldi..."
VE HAYALLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ O zaman Ger de kendi hayallerinin peşinden koşmaya karar verdi. Ama bunlar arasında evlilik, çocuk yoktu. Daha doğrusu her şeyin bir zamanı vardı: "Bir konfeksiyon fabrikasının kurulması işini aldım. Üç vasıtayla işe gidiyor, çamurlu yollarda yürüyor, eve gece dönebiliyorum. Bir buçuk sene sonra fabrikanın pazarlama müdürlüğüne getirildim. Çok parlak bir ihracat dönemi geçirdik. Sonra bir grup arkadaş kendi işimizi kuralım diye karar verdik, kurduk. Üç yıl böyle devam etti..." Ortaklı bir iş tecrübesiyle ticarete atılan Ger, 'artık kendi kanatlarımla uçmalıyım' dediği noktada evli ve bir çocuk annesiydi. Yani her şey planladığı gibi olmuştu: "Kızımı doğuracağım zaman anneme sordum 'bakacaksan doğuracağım' dedim. Doğum yaptıktan bir ay sonra işin başındaydım..." Kızının ismini verdiği SUTEKS'e büyük bir risk alarak, varını yoğunu yatırdı: "O zaman geçmişte çalıştığım işlerden gelen param, iki dairem vardı; onları sattım, annemden borç aldım. Oturduğumuz dairenin dışında bir şey kalmadı fabrikayı kurarken. Hiçbir zaman kaybedeceğim diye girmedim, ben işi çok iyi biliyorum ve kazanacağım diye başladım..."
|
|
|
|
|
|
|
|
|