Bu işsizliği ancak yeni yaklaşım çözer
DİE ilk kez aylık bazda işsizlik verilerini açıklamaya başladı. Üç ayda bir açıklanan istihdam verileri artık ayda bir açıklanacak. Üçer aylık dönem ortamaları esas alınarak hesaplanan işsizlik rakamları dönemin ortasındaki ayın adıyla anılacak. Aralık, ocak ve şubat dönemini kapsayan son veriler de ocak ayı istihdam verileri diye dün açıklandı. Aralıkşubat dönemi, yani bu yılın iki ayını da kapsayan sürede istihdam verileri daha kötüleşti. 2004 yılında yüzde 10.3'e inmiş olan işsizlik oranı 2005'in ilk iki ayını da içine alan üç aylık dönem için yüzde 11.5 olarak hesaplandı. İşsiz sayısı da 2 milyon 498 binden 200 bin artışla 2 milyon 697 bine yükseldi. * Gerçek durum daha farklı- Bu resmi verilerin yanında gerçek durum daha farklı. Çünkü işgücüne katılma oranı Türkiye'de çok düşük. Ocak ayı içinde bu oran yüzde 46.7 ile 2004'deki yüzde 48.7'nin altına inmiş. Halbuki çalışabilir çağdaki nüfus işgücü piyasasına katılsa, iş bulacağından umutlu olsa, kadınlar evde oturmak zorunda kalmasa, gerçek işsizlik oranı ortaya çıkacak. Bu da yüzde 20'nin üzerinde ve işsiz sayımız 10 milyondan daha çok. * İstihdam neden artmıyor?- Üstüste üç yıl hızlı büyümeye ve 38 yıl aradan sonra yüzde 9.9 ile en yüksek büyümeye ulaşılmasını istihdamda böylesi bir tablo izliyor. Neden acaba? * 2001 krizi ile şirketler rekabet güçlerini korumak ve ayakta kalmak için, maliyetlerini düşürme yoluna gittiler. Maliyetlerin yaklaşık yarısını oluşturan çalışanlardan tasarruf etme yoluna gidilmesi ve bu alandaki şişkinliklerin azaltılması, istihdamın artışını önledi. * İşçilik maliyetlerinin yükselmesi karşısında imalat sanayinin döviz kurlarının düşüklüğünün verdiği avantajı da kullanarak, üretimde insan yerine daha çok makineye ağırlık vermesi de istihdam artışını sınırlıyor. Özel sektörün makine ithalatı ve makine-teçhizat yatırımı tüm zamanların en yüksek düzeyine çıktı. Büyümeye ve yatırımlarındaki artışa rağmen istihdam bu nedenle büyümedi. Çalışanların yerini giderek makineleşme almaya başladı. Makineleşme aynı zamanda maliyet azaltmanın, rekabet gücünü artırmanın da bir yolu. * Düşük kur düzeyi ara malı ve tüketim malı ithalatını cazipleştirdi. Bu da yerli üretimi ve istihdamı kısıcı etki yaptı. * IMF desteğiyle uygulanmakta olan ekonomik program, kamu kesiminin bütçe açıklarını azaltıyor. Kamu kesiminin faiz dışı harcamalarda yüzde 6.5 fazla yaratması hedefleniyor. Bu da kamu altyapı yatırımlarında kısıntıya gidilmesini, bu altyapı yatırımlarındaki istihdamın yok olmasını beraberinde getirdi. Personel harcamalarını artırmamak için, devlet de çalışanları 2001 sonrasında artırmadı. * Devlet çekildi- Yeni istihdam yaratmada devlet bir kenara çekildi, çekilmek zorunda kaldı. Özel sektör de verimlilik artışı amacıyla maliyet düşürmeyi ve makineleşmeyi hedef alınca, büyümeye karşılık istihdam artışı gerçekleşmedi. İstihdam edilenler 21 milyonu geçemedi. * Hükümetin yapabileceği- Enflasyon ve büyümedeki iyi sonuçlara karşılık işsizliği azaltmada henüz başarı kazanılamadığını ekonomi yönetimi de, başbakan da kabul ediyor. Bu sorunun öyle üç yıllık bir uygulamayla çözülmesini kimse beklemiyor zaten. Toplumun en önemli sorununun çözümü için, özel bir yaklaşıma ve çok özel bir çalışmaya, uzun süreli siyasi ve ekonomik istikrara ihtiyaç var. Bunun için ortaya bir hedef ve niyet konulmalı, bu hedefe varmak için yol haritası hazırlanmalı. İşte böyle bir çalışmaya hükümet veya başbakan öncülük edebilir. İşsizlik sorunu muhtemelen bu hükümet döneminde de çözülemeyecek. Ama böyle bir çalışma ve yol haritası çıkarılırsa, hiç değilse bu yolda yürünmeye başlanacak. * Sonuç- "Meyve yemek isteyen ilkin ağaca tırmanmalıdır" İskoç Atasözü
|