| |
Ceza yasasının ceza fetişizmi
Suç ve Ceza üzerine ahkâm kesip sizleri Dostoyevski bunalımlarına sürüklemeyi aklımdan bile geçirmem. Ama rötar yaptırılan "Türk Ceza Kanunu" taslağındaki "çarpık" suç ve ceza anlayışını deşifre etmeye de mecburuz. Bu kanun bütün yurttaşlarımızı yakından ilgilendiriyor çünkü bir insanın ne zaman suça karışacağı bilinemez. Ayrıca, kanunu bilmemek de mazeret değildir. Bizim yayın grubunun değerli hukukçularından Kenan Tekdağ ile konuşuyorduk, geçenlerde. Yeni ceza kanunundaki hukuk sakaletlerinden çarpıcı örnekler verdi. Fakat en önemli saptaması şuydu: Halihazırdaki "ifade hürriyeti" kazanımlarını da ortadan kaldıracak bir siyasi perspektif hakimdi, birçok hükmün kuruluşunda. Bu yasadaki suç ve ceza anlayışı yüzünden, önümüzdeki zamanlarda ciddi bir hukuki kaos yaratılması ihtimali baş gösteriyordu. Bilindiği üzere hukuk, kişisel veya toplumsal kaosları çözmek için vardır. Kaos yaratmak için değil. Bizce, bu yasanın ruhunda iki önemli sakatlık var: 1 - Yeni suçlar ve cezalar belirlenirken, dönemin yaygın öfkelerinden yola çıkılmış olduğu görülüyor. Bir başka ifadeyle, caydırmak için değil, cezalandırmak için suç tarifi yapılıyor. Örneğin, herhangi bir bankadan kredi kullanıp da, geri ödemekte zorluğa düşen kişiye 22 yıla kadar hapis cezası öngörülmesi, ancak yasaya böyle bir "öfke"nin yansıması olarak açıklanabilir. Oysa suç ve ceza "öfke" üzerine kurulamaz. Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince'nin de, profesyonel bankacılara getirilen ağır hükümleri kast ederek, "Bu yaklaşımla bankada çalıştıracak personel bulamayız" demesi aynı noktayı işaret etmektedir. 2 - Karmaşık ve ağır bazı suçlara hafif cezalar, basit ve etkisiz kabahatlere de ağır cezalar getirilmek suretiyle, ceza hukukunun en temel prensiplerinden biri, altüst edilmiş görünüyor. Örneğin, teşekkül halinde kaçakçılık yapanlara 3 yıla kadar hapis cezası getirilirken, yayın yoluyla kaçakçıya "kaçakçı" diyen kimseye daha fazla ceza öngörülüyor. Kişilik haklarını korumanın yolu, ifade hürriyetini kısıtlamaktan geçmez. Ben yine de iyimserliğimi korumak ve Erdoğan iktidarının bu inattan vazgeçeceğini ummak istiyorum. Her millet gibi, biz de kendi ceza yasamıza, "Türk Ceza Yasası" diyoruz. Fakat bu ceza yasası bazı hükümleri ile haddinden fazla "Türk" kaçmaktadır. Biliyoruz ki uzmanlardan kurulu bir heyet, yeni ceza yasası rötuşları üzerinde çalışmaktadır. O sebeple, uzmanların değerli dikkatlerini çok önemli bir noktaya çekmek isteriz: Kanunun ruhuna yapışmış "Ceza fetişizmi"ni lütfen ortadan kaldırınız. Ayıptır, Türkiye'ye yazıktır. Uygar toplumlar, giderek daha hafif ceza kanunlarına yönelirken, Türkiye'nin ceza yasasını ağırlaştırmanın mantıklı bir izahı bulunamaz. Kaliteli ceza kanunları, maddi suçlara ceza öngörmekle yetinir, mazlum yaratmaz. Unutulmamalıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşları, Batı uygarlığının en "masum", suçtan en uzak duran insanlarıdır sonuçta...
|