|
|
Tsunami'de bir arkadaşımız
Arkadaşlardan biri felaketten birkaç gün önce Puket'e gitmişti. İlk defa gördüğü bu yeri gezdirmek için orada çok uzun kalan arkadaşlarımız tekneyle birkaç koya götürmüşler. "Hava hep böyle güzel midir" sorusunu Selma "Hem de bütün sene boyunca", "Bulut bile olmaz mı", "Ne bulut, ne fırtına, ne hortum, rüzgar bile çıkmaz. Sörf yapmak isteyen başka koylara gitmek zorunda. Çünkü deniz hep kartpostallardaki gibi çarşaf misali kıpırdamaz. Kızım ne zannettin burası Puket. Bütün olumsuzluklardan uzakta bir cennet burası. Hiçbir şey olmamış, hiçbir şey de olmaz burada" diye yanıtlıyor. Büyük uğraşlardan, hatırlardan sonra lüks otellerinden çıkıp arkadaşlarıyla denizin içindeki ilk villaya geçmişler. Tsunamiden birkaç saat önce sabah erken denize girmiş. Hafif hava kapanması, suyun ürpertmesiyle çıkıp, kıyıdaki şezlonga uzanıp, üstüne de havlusunu çekip uyuklamaya başlamış. O sıralarda 9 derecelik depremden sonra kıyıları yutmaya hazırlanan deniz ilk dalgasını yollamış. Arkadaşım ıslanıp iskemlesiyle sürüklenmiş. Ne olduğunu anlayamadan ikinci dalgada iyice hırpalanmış, bir elinde onu ağırlaştırdığını fark etmeden tuttuğu havlu müthiş bir korkuyla arkadaşının uzattığı ele ve merdivene doğru koşarken bir taraftan da "Ben sana gösteririm Selma. Hani burada bir şey olmuyordu" diye söylenip duruyormuş. Mutlak bir ölümden kurtulan arkadaşımız ne olduğunu çok sonra öğrendi. Belki inanmayacaksınız azgın dalgalar her şeyi alıp götürmüş. Ama şansına, kasası dahil hatta kırmızı ayakkabısının teki dahil hepsi geri gelmiş. O kadar üzüldüğümüz bu konuda içimiz acıdan uyuştu. Biraz sizi gülümsetmek için anlattım.
|