|
|
Mali piyasaların önünde en kritik eşik 29 Mayıs
Geçen hafta Merkez Bankası'nın faiz indirimiyle açıldı. Ertesi gün IMF ile anlaşmanın haberi geldi. Aynı gün Dışbank ile şimdiye kadar yabancılara en yüksek tutarlı banka satışı duyuruldu. Bir sonraki gün Deutschebank'ın Bender Menkul'ün tamamını aldığı açıklandı. Yine aynı bankanın Doğan Grubu televizyonlarına ortak olmak istediğini öğrendik. Açıklanan FED raporu ABD'de yakın vadede hızlı faiz artışı ihtimalinin azaldığını ortaya koydu. Ancak bütün bu olumlu haberler Türkiye piyasalarında satış fırsatı olarak değerlendirildi. Kur yeniden yükselmeye başladı, borsa düştü. Önümüzdeki dönemin haber akışında benzer gelişmeler var. Yine yabancı doğrudan sermaye girişine yönelik bazı süpriz açıklamalar gelebilir. Piyasaları ayakta tutan ve tutmaya devam edecek olan yabancı doğrudan yatırımı devam edebilir. Havayı bozan gelişmeler- Bu olay dışında dış politik ve ekonomik gelişmeler piyasalardaki havayı bozucu etki yapabilir. Tıpkı geçtiğimiz günlerdeki gibi. * Ermeni soykırım iddaları 90.'ıncı yıldönümü nedeniyle her zamankinden daha fazla gündemde. Yaklaşmakta olan 24 Nisan'a doğru etkisini daha fazla hissedebiliriz. * Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanması isteğini açıklayabilir. * 26 Nisan'da AB ile Ortaklık Konseyi toplantısı, Anayasa refandumlarında olumsuz etkiyi artırmamak için, sönük geçebilir ve Türkiye'de yeni bir heyecan katma yerine umut kırıcı olabilir. * 3 Mayıs'ta ABD Merkez Bankası yeni faiz kararını verecek. Artırım hızlandırılmasa bile, piyasalarda belli bir stres yaratması beklenebilir. * 11 Mayıs'ta IMF'nin Türkiye ile yeni stand-by anlaşmasını onaylaması bekleniyor. Ancak bu gelişme piyasalar tarafından satın alındı. * Bu dönemde piyasaları asıl yönlendirmeye aday gelişme ise 29 Mayıs'ta Fransa'daki AB Anayasası referandumu olabilir. Şimdilik Türkiye etkisini kullanan muhalefetin "hayır" oyları anketlerde daha yüksek çıkıyor. Bu fark sonuna kadar korunursa AB Anayasası reddedilecek. Bu durumda AB kendi derdine düşecek, Türkiye ile görüşmeleri anmak bile istemeyebilecek. Hayır'ın anlamı- Böyle bir durum, son üç yılda ekonomi ve piyasaları yönlendiren üç büyük çapadan (siyasi istikrar, IMF programı ve AB) en önemlisi olan AB çapasında ciddi zayıflamalar meydana getirebilir. Fransa, AB'nin fikir babası bir ülke. Burada Türkiye karşıtlığının oy kazandırması görülürse, benzer durumun diğer ülkelere yayılması gündeme gelebilir. AB çapasının zarar görme ihtimali piyasaların önündeki en büyük korku haline gelmiş durumda. Bu korkunun 29 Mayıs'a kadar aşılması zor. Anketlerden gelen sonuçlar ve yorumlar, yapılacak açıklamalar, Türkiye piyasalarını etkilemeye devam edebilir. Fransa'dan sonrası- Fransa'da evet tarafının atağa geçerek ucu ucuna Anayasa'yı kabul ettirmeleri, Türkiye piyasalarında kısa vadeli bir rahatlama yaratabilir. Çünkü devamında zorlu geçecek Hollanda ve Danimarka referandumları gelecek. Piyasalar Fransa referandumundan çıkacak evet sonucunun kutlamasını bu eşiklerin de aşılması sonrasına bırakabilir. Dolayısıyla Fransa'dan evet çıksa bile, bunun piyasalara hemen doping şeklinde yansıması mümkün olmayabilir. Düzeltmeye devam- 17 Aralık sonrası mali piyasalarda yabancı girişlerinin artmasıyla başlayan şişme eğiliminin ardından 9 Mart sonrası başlayan düzeltme döneminin, mevcut şartlar altında mayıs sonuna kadar sürmesi beklenebilir. Piyasaların 2001 yılı son çeyreğinde başlayan uzun vadeli olumlu trendinin mayıs sonrasında devam edip edemeyeceği ise öncelikle bu referandumun sonucuna bağlı. Fransa'nın diyeceği evet veya hayır, Türkiye'de ya uzun vadeli trendlerlere geri dönmenin yolunu açacak ya da bu trendlerin sonlandığını tescil edecek. Sığınılacak liman- Ancak ne olursa olsun, zayıflayan AB çapasının ve gündeme gelebilecek diğer olumsuzlukların karşısında mali piyasaların ve ekonominin sığınabileceği tek liman, Hükümetin siyasi istikrar ile IMF programının oluşturduğu diğer iki çapayı koruyarak işleri toparlama becerisi olacak. Sonuç- "Başı göklerde olanın ayağı çamurdadır" İngiliz Atasözü
|