| |
Nomen est omen
Latince, son günlerdeki "Casus belli" ("Savaş nedeni gerekçesi" demek) tartışmasıyla birkaç yüz sözcükle sınırlı konuşma dilimize bir pencere açtığına göre, başlığı pek yadırgamayacağınızı umarız. "İsim işarettir" anlamına geliyor. İlginç rastlantı; coğrafi olarak küçük iki ülkede, sonuçları büyük iki seçim aynı günlere rastladı. KKTC'de Rauf Denktaş'ın 29 yıllık dönemini noktalayan seçimlerin, Türkiye-Yunanistan-ABD-AB-BM beşgeninde parametreleri ne ölçüde değiştireceğini önümüzdeki aylarda göreceğiz. Vatikan'da bugün Türkiye saati ile 17.30'da görevlilerin "Extra omnes" (Tabii o da Latince; "Herkes dışarı" demek) diye bağırmalarının ardından Sixtus Şapeli'ne kapanacak 115 kardinalin, Polonyalı Papa 2'nci Jean-Paul'ün 27 yıllık dönemini bitirecek seçimi de 21'inci yüzyılın paradigmalarını belirleyecek. Tek tanrılı, kutsal kitaplı üç evrensel dinin sadece ruhani ve sosyolojik değil, onların ötesinde siyasal, hatta stratejik boyutlar taşıyan ilişkilerinin geleceği o kardinallerin tercihine bağlı olacak.
Şahinler-güvercinler Üç evrensel din sözün gelişi. Hıristiyanlık-Musevilik ilişkilerinde geçmişin acıları dışında ciddi bir sorun yok. Problem, Hıristiyanlık-İslamiyet dengelerinde, çerçeveyi daha küçültüp Vatikan'a indirgersek, Katoliklik-İslamiyet ilişkilerinde düğümleniyor. Şam'daki Emeviye Camii'ne (hani geçen hafta Sezer'in ziyaret ettiği kutsal mekan) ayak basan ilk Papa olan, ayrıca dinlerarası diyalog çerçevesinde Müslüman gruplarla 60'ı aşkın toplantı yapan 2'nci Jean-Paul'ün misyonunun Vatikan'ın yeni dönem politikalarında ne ölçüde ağırlık taşıyacağını anlamak için, Kardinaller Meclisi'ndeki seçimin ardından iki veriyi değerlendirmek gerekecek: Yeni Papa'nın kimliği. Seçeceği isim. İlkinden başlayalım ve en güçlü birkaç adayla örnekleyelim. "Habemus papam" (Elbette Latince. Anlamı: "Papamız oldu!") çığlıkları eşliğinde 265'inci Papa olarak Josef Ratzinger'in seçildiği açıklanırsa, bilin ki, her biri milyarlık cemaate sahip iki din arasında gerilimli günler kapıda. Çünkü "Vatikan'ın Neo-Con'u" denilen Alman kardinal, hayatını Katolikliğin diğer dinlere üstünlüğünü kanıtlamaya adamış bir şahin.
"İsim" çizginin aynası Yok, İtalyan Carlo Maria Marti seçilirse, dünyaya daha açık, İslamiyet'e daha sıcak el uzatacak bir Papa ile karşılaşacağımız yorumunu yapabilirsiniz. Daha cesur tercihi gerektiren, sadece ılımlı İslam'la değil, radikallerle de diyalog kurmak isteyen ilerici bir aday daha var: O da İtalyan; Dionigi Tettamanzi. Şanslılar arasında sayılan Latin Amerikalı kardinallerden biri, örneğin Brezilya Devlet Başkanı Lula'nın dostu Sao Paulo Başpiskoposu Claudio Hummez seçilirse, bilin ki, Vatikan'a laikliğe sıcak, ılımlı solcu Papa oturacak. Gelelim ikinci veriye. Her Papa seçildikten sonra kendine tarihi ağırlığı yansıtacak bir "isim" koyuyor. Tıpkı Roma imparatorları gibi. Yeni Papa, örneğin "Pie" adını seçerse, bilin ki Vatikan'da koyu tutucu bir dönem başlayacak. Pierre veya Jean olursa yeni Papa'nın adı, daha liberal bir politika umuduyla "oh" diyebiliriz.. Yok 3'üncü Jean-Paul'ü seçerse, "süreklilik" mesajı çıkarabiliriz. Yani, dinler arasında diyaloga açık ama Hıristiyan dünyasında tutucu çizgi. Biz yazıya boşuna "Nomen est omen" başlığını koymadık.
|