|
|
Gel gel Tahtakale'ye geeel!
Gezdim, gördüm, yazdım. Ne alırsan 1 milyon, baharat kokulu, lokum sergisi kıvamındaki, kilimden, dansöz kılıklarından geçilmeyen, satıcı abilerin çığırdığı, "Hello canım" selamlamalı, beyaz saçlı turist teyzelerin cirit attığı, 'aval aval bakınma aman çantanı kolla' mekânı Mısır Çarşısı... Hoop Tahtakale de tam arkası, dedim, sanırım tam bahar sarhoşluğuna girdim. Vurdum Eminönü yollarına... Şimdi ben hep bu civarlara gruplar kurarak teşrif etmiş bir kişiyim. Misal çocukken babama takılırdım, en iyi alışveriş mekânlarını o bilir, ara sokaklarda beni gezdirir, elbise askısından, tane karabiberine, Türk kahvesine torbalara doldurur gelirdik. Sonra kankam Ayben, Kadıköylü kadınların yüzde sekseni gibi incik boncuk işine bulaştı. İşin sırrı Marputçular Çarşısı'ndaydı. Boncukları, demirleri, misinaları topladın mı, eve gel zevkine göre peş peşe diz. A-ha sana takı. Biz de takıldık kankanın peşine haldır haldır Marputçular'a dadandık tabii. Geçen sene de Hıncalım işin mutfak aletleri kısmını gösterdi. Beni Tahtakale'deki Nüans'a götürdü. Hani Laila, Maila kafeler, restoranlar herkesler oradan alıyormuş mutfak gereçlerini. Velhasıl bu sefer tek başınayım. Daldım Mısır Çarşısı'na. Baharat bakındım, yaya trafiğine takıldım, bir de nazar boncuklu bilezik edindim (tabii ki 1 milyon). Bu bilezikler o kadar ortalıkta ki, kesin yürüten oluyordur, diye düşündüm. Satıcı "Yok abla, Tahtakaleli malını çaldırmaz, yoksa Tahtakaleli olmaz" dedi. Eyvallah! Vardım Tahtakale'ye. Öncelikle buradan tüm Tahtakale esnafına sesleniyorum 'Ben abla değilim yaa!' Koskoca beyaz saçlı, evli barklı adamlar bana 'Buyur abla', ' Üç çorap 1 milyon abla', 'Hello abla' demiyorlar mı... Tövbe tövbeee, kırılıyoruz pardon yani. Bu arada hanımlar dikkat! Tahtakale dolaylarında 'Kız hepsi senin mi?', 'Yakalarsam muck muck', 'Ooff of' tipi laf atma devri kapanmıştır. Yeni olayları 'maşallah!' Valla ya! Bir de "Marmara yanıyor Marmaraaa'. Bir abi sizi beğendi mi, diğerlerine anons ediyor; "Dikkat dikkat! Maşallah geliyor..." İşi ileri götürenler "0536..." şeklinde cep numaralarını haykırıyor. Mutfak aletlerinde sarma makinesi moda ve her köşe başında. "Abi bu ne işe yarıyor?", "Ablam çeşit çeşit sarar ablam. Parmak kalınlığında köfte sarar, sigara böreği sarar, dolma sarar. 3 milyon ablam kompile..." Eh Nuri Toplar'dan Türk kahvesi çektirmezsem gözüm açık giderim. Gerçi ne bakır cezve, ne Türk kahvesi makinesi beni kesmiyor. Olmuyor olmuyor, benim kahvem köpüklenmiyor ya neyse (Hıncalım'a sevgiler). Kolkola vermiş ablalar; "Marputçular Çarşısı nerde, boncuk alacaaaz?" Tarkan'dan iyi olmasın gazete kağıdı içinden çıt çıt ayçekirdeği çitleyen erkekler. Hatta sonra da yere tükürenler. "Hello bayan", "Sorry canım" tadında cümleler. Hava-i fişeğin gelmesinin afişlerle ilan edildiği bir yer Tahtakale. Sütlü mısır da çıkmış (eh o da 1 milyon). Finalde de Rüstem Paşa Camii'nin yanındaki Kahve Dünyası'nda sütlü kahvenizi hüplettiniz mi, tamamsınız derim.
|